|
MERHABA
İbrahim Baytak
"KABAHAT SENİN
DEMEĞE DİLİM VARMIYOR AMA!"
. "ECEVİT çekilsin" diyenlere DSP yöneticileri "halk ECEVİT' e oy
verirken yaşını biliyordu" diyor. Yasağı bu gün kalksa SP nin başına ERBAKAN'
ı geçirmeyecekler mi? Onları oraya biz getiriyoruz, orada biz tutuyoruz
ECEVİT 1974 de "BU DÜZEN DEĞİŞMELİDİR. NE EZİLEN NE EZEN, İNSANCA HAKÇA
BİR DÜZEN" derken doğru söylüyordu. Halk dağa taşa "KARAOĞLAN" diye
adını yazmıştı. 1970 -80 arası, solcu, Devletleştirmeyi savunan, yabancı sermeye
ye hayır diyen HALKÇI ECEVİT' ti. 1990 dan sonra solculuğu kalmadı. Özelleştirmeyi,
yabancı sermeye yi savunur oldu.
Politikacılar bizi hep aldattılar Bizleri kavga ettirdiler. Böylece oylarımızı
aldılar. 1980 den sonra, gemisini kurtaran kaptan, beni ısırmayan yılan bin yaşasın,
köşeyi dön de nasıl dönersen dön dediler. Öyle bir sistem kurdular ki, yolsuzluk,
rüşvet, köşe dönme alabildiğine yaygınlaştı. Bu yüzden neredeyse haklarında
soruşturma açılmayan, siyasetçi, üst bürokrat, bankacı, zengin kalmadı. Utanma
kalmadı. Ama kimseye de bir şey de olmadı. Ya soruşturmalar kapatıldı, ya deliller
yok edildi veya davalar zaman aşımına uğradı yada ceza alacağını anlayanlar yurt
dışına kaçtılar.
Yıllarca başımızda olan ve değiştiremediğimiz liderler, politikacılar yine bizleri
kandırıp oylarımızı almak istiyorlar. Yasalara, parti tüzüklerine "65
yaşını geçen milletvekili olamasın, 2 dönemden fazla parti lideri olunamasın"
şartlarını koyacaklarmış. Uymayacak olduktan sonra Anayasaya hüküm koysan ne yazar?
Anayasaya aykırı hareket ettiği anlaşılınca, ÖZAL, "ANAYASAYI BİR KEZ İHLAL
ETSEN BİR ŞEY OLMAZ" demişti de hesap mı sorabilmiştik? Üstelik sonra
Cumhurbaşkanı seçmedik mi?
Eğer siyasetçilerin dokunulmazlık zırhını kaldıramıyor, hukukun herkese ve eşit
olarak uygulanmasını sağlayamıyor, Suç işleyen, yolsuzluk yapandan hesap soramıyor,
lider sultasını kaldıramıyor, Partilerin kendi içlerinde demokrasiyi
yerleştiremiyor, kimin milletvekili olacağını lider değil halk belirlemesini
sağlayamıyorsak, İktidara kim, hangi parti gelirse gelsin değişen bir şey olmaz. Bu
gün hiçbir parti bunları yapmak için söz vermiyor.
Mehmet ÇÜMEN "halkıma ve Bergama'ya hizmet etmek için milletvekili olmak
istiyorum" diyordu. Böyle söylerken iyi niyetli olduğuna eminim. Kendisine
"Mehmet, gerçekten Bergama'ya hizmet etmek istiyorsan milletvekili adayı değil,
belediye başkan adayı ol. Milletvekili olursan TBMM de kurt politikacılar arasında
harcanırsın. Liderinin dediğinin dışına çıkamazsın. Mecliste bir konuşma bile
yapamazsın" demiştim. 3 yıl dan fazla oldu Mehmet ÇÜMEN sadece lideri
konuşurken ağladığı için, birde TBMM nin en devamlı milletvekilinden biri olarak
medyada adı geçti. Mecliste bir kez olsun söz alıp konuşabildi mi?
Ne kadar iyi niyetli olursan ol, ne kadar dürüst olursan ol sistem seni engelliyor.
Parti görüşüne, liderin isteğine karşı gelemez, istesen de farklı oy
kullanamazsın? Eğer liderinin dediğini yapmazsan partiden atılıverirsin. Bir daha
milletvekilliğini rüyanda görürsün.
Hepsinden kötüsü, haklı olduğunu, kimseye anlatamaz, inandıramazsın. Partine,
liderine karşı çıktın diye sana kızar, seni dışlarlar. Çünkü ellerindeki
bütün olanaklarla hakkında olmayacak şeyler söylerler. Halkın gerçekleri
öğrenmesine izin vermezler. Bu gün partilerde parti içi demokrasi yok.
Kim olursa olsun eğer gerçekten halka hizmet etmek istiyorum diyorsa; halka her zaman
doğruları söyleyecek, ilk önce düzenin, sistemin değiştirilmesi gerektiğini,
"Demokrasi, insan hakları ve hukukun ekmek kadar, su kadar önemli olduğunu",
bunlar olmadan, iş ve aş olmaz, yolsuzluk, rüşvet, soygun önlenemeyeceğini
anlatacaksın.
Mücadele için örgütlü olmak gerektiğini, bu nedenle sendika ve demokratik
örgütlere sahip çıkılmasını, mücadele ederken demokratik ve meşru yolların
seçilmesini, mücadelenin belki çok uzun süreceğini, başarının kolay elde
edilemeyeceğini anlatacaksın. Kimseye peşimden gelin demeyecek, beraber yapalım
diyeceksin.
Eğer kim olursa olsun bize bu gerçekleri değil de "OYUNU BANA VE PARTİME VER.
İŞSİZLİĞİ, YOLSUZLUĞU, YOKSUZLUĞU ÖNLEYECEĞİZ" diyorsa bu güne kadar
olduğu gibi doğruyu söylemiyor, kandırıp oyumuzu almak istiyordur.
DÜNYANIN EN TUHAF MAHLUKU
Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi...
Serçe gibisin kardeşim,
seçenin telaşı içindesin.
midye gibisin kardeşim, midye gibi kapalı, rahat
ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun kardeşim.
Bir değil
beş değil
milyonlarcasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin
ve adete mağrur koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içinde olup,
deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, al kan içindeysek
ve hala şarabımızı vermek için
üzüm gibi eziliyorsak,
kabahat senin
demeğe de dilim varmıyor ama,
kabahatin çoğu senin, canım kardeşim.
Nazım Hikmet - 1949 |
|
YANIKOĞLU II MAĞAZASI AÇILDI
(Eski Mavi Market)
ismetbaytak@hotmail.com
kuzeyege@yahoo.com
|