SAYFA: 5 KUZEY EGE 3 NİSAN 2000 |
DOBRA DOBRA...Nadir İNAN Bergama'nın Asteriks'i: Oktay KonyarSevgili okurlar, hafta içinde günlük bir gazetede çıkan röportaj haber beni çok üzdü. Bu üzüntüyü ve yorumumu sizinle paylaşmak istiyorum. Bay Oktay Konyar, gazeteye kısa özgeçmişini anlatırken (ki haber yayınlandıktan sonra tekzip edilmedi) annesinin bir yangın sonucu vefat ettikten sonra babasının başka bir kadınla evlendiğini ve daha sonra hiç yüzünü görmediğini, dolayısıyla aile ve akraba sevgisinden uzak yalnız bir ansan olarak yaşadığını o nedenle siyanürlü altın çıkarmaya karşı olan köylü kadınlarını kendi annesi gibi gördüğünü ifade etti. Değerli okurlar, ben Oktay Konyar'ın üslubuna çok yabancı bir insan değilim. Kendisinin bu yanlı ve haksız sözlerinin arkasında siyasi çıkar elde edebilmek için nasıl duygu sömürüsü yaptığını görebiliyorum. Şöyle ki;Ben çocukluğumdan beri rahmetli Kazım Konyar ve ailesine yakın bir insanım. Ellerinde büyüdüm diyebilirim. Hem rahmetli Kazım Konyar'dan hem de Oktay Bey'in diğer kız kardeşlerinden, kendisine zamanında ne olanaklar verildiğini, onun için ne fedakarlıklar yapıldığını dinlemişimdir. Kendi ifadesi ile, "Annem yanarak öldükten sonra babamı hiç görmedim" sözünü herhalde tüm Bergama'da yaşayan ve o aileyi bilenler yadırgamış ve ayıplamışlardır. Ayrıca Oktay Konyar hayat hikayesini anlatırken İstanbul Cağaloğlu'nda simit sattığını unutmamış ama yıllarca Bergama'da emlak komisyonculuğu yaparak para kazandığını unutuvermiş. Emlakçılığa da babasından aldığı destekle başladığını söylemek istememiş. Bence insanlar kendilerinden bahsederlerken olabildiğince objektif olmalı ve mütevazi ifadeler kullanmalılar. Oktay Konyar'a güvenmiyorum. Kendisini hiç samimi bulmuyorum. Bir hareketin başı konumundayken, hangi bireysel beklentiler içinde hareket ettiğini çok kişi gibi ben de görebiliyorum. Kendisinin bir dönem ilçe başkanlığında ben de yönetim kurulu üyeliği yaptım. Hızlı piştim, siyasetin çirkinliklerini sayesinde çabuk gördüm ve uzun süre siyasete ara verdim. Hatta ilçe kongresi öncesi, o zaman 'Beyaz Saray' denilen meyhanede delegelere nasıl ücretsiz ziyafet çekildiğini iyi hatırlıyorum.İşte bütün bunların üstüne şahsi beklentileri uğruna kendi ailesini ve büyüklerini haksız şekilde malzeme yapmasını içime sindiremiyor ve bu protestoyu sizinle paylaşıyorum. Sayın Oktay Konyar bilmelidir ki, Türkiye'de o gazeteyi okuyan birçok insan belki sizi kafasına bir kahraman olarak yerleştirmiştir. Ama sizin beklediğiniz desteği ve oyları verecek olan Bergama ve Bakırçay insanıdır. Benim bildiğim Bergamalılar da bu üslubu sevmez, bu oyunu da yutmaz. Sadece siz rahmetli babanıza yaptığınız saygısızlıkla kalırsınız. biraz gülelimHAYVANLARKUTUP AYISIYavru kutup ayısı babasının yanına gelip sormuş, -Baba ben gerçekten kutup ayısı mıyım? -Elbette yavrum nereden çıkardın bunu? -Allah Allah?!.. deyip gitmiş yavru ayı. Bu sefer annesinin yanına gitmiş ve sormuş, -Anne ben gerçekten kutup ayısı mıyım? -Tabii evladım kutup ayısısın. -Yani sen babamı hiç aldatmadın değil mi, ben gerçekten babamın oğluyum .-O ne biçim söz, baban duymasın ikimizi de oldurur. yine Allah Allah?!.. deyip, yeniden babasının yanına gitmiş yavru ayı.bir daha sormuş yav baba Allah aşkına doğru söyle bak beni evlatlık falan almadınız değil mi? yani ben sizin öz oğlunuzum.Baba dayanamamış artık oğlum sen manyak mısın dedim ya sana bizim oğlumuzsun diye, hem sen neden ikide birde soruyorsun ki bunu?yavru ayı: -Donuyorum anasını satayım donuyoruuuum yaaaa.... BİLİM
Dostluk deneyiDostluk, hoşgörü üzerinde deneyler yapan bir bilim adamı, aslan ile bir kuzuyu kafese kapatmış, bir sure sonra gelip bakmış, ikisi de duruyor, vukuat yok! Bakıcıya sormuş: "Ne var, ne yok!" Bakici başını sallamış: "Maşallah aslanın keyfi yerinde ama, kuzu yetiştiremiyoruz." KARADENİZLİKazanın sebebiRize - Trabzon karayolunda trafik kazası olmuş... Olay yerine gelen trafik polisi bakmış ortada garip bir durum var: iki araçta da en ufak bir sıyrık - çizik olmamasına rağmen araç sürücülerinin kafaları kan revan içinde... Polis, - Hayrola hemşehrim, nasıl oldu kaza?.. diye sorunca yüzü gözü sargılar içindeki Temel, güçlükle anlatmaya başlamış: - Hava çok sıcak idu.. Ben otomobilun içinde sıcaktan bunalmış idum. Arabadan kafamı dışarı çıkarmış, cüzel cüzel cidiyor idum... Lafın burasında derin bir nefes almış Temel; kafası sargılı öteki sürücüyü işaret ederek devam etmiş: - Anladugum kadariyle, ha bu da bunalmis. Kafa kafaya çarpişmisuz... |