|
ESTETİK
ÜZERİNE
Alime Yalçın Mitap*
"Estetik" terimi ilk kez 18.yy'ın ortalarında Alman filozof Buamgarten tarafından
kullanılmıştır. Yunanca'daki "aisthesis" sözcüğünden gelmektedir.
"Duyarlığı" yani "duyularla algılama yetisini" anlatır.
Buamgarten "estetik" sözcüğünü, felsefenin araştırmakta olduğu bir alanı
belirtmek için kullanılmıştır.
18. yy'ın sonlarından itibaren, estetik denince artık, kendisin felsefeden ayırmış,
kendi araştırma alanına kavuşmuş bir bilimsel disiplin anlaşılıyordu.
Bu noktaya kısa sürede gelinmemiştir. Bu bilim kapsamına giren sorunlar çok daha önceleri
araştırılmaktaydı. Estetiğin kökeni 2500 yıl öncesine, antik çağın
derinliklerine kadar gider.
Estetiksel bilinç, tarihsel süreç boyunca sık sık değişimlere uğramış, yeniden düzene
konmuştur. Estetiksel duyarlılık, insanlığın uzun süren gelişmesinin ve
"kendini yetiştirmesi"nin sonucu oluşmuş ve giderek artmıştır.
Estetik biliminin başlıca konusu "güzellik"tir. Ancak, çekici, zarif,
kahraman, yüce, dramatik ve bunların karşıtları olan çirkin, bayağı ve komik gibi
başka "estetik değerleri"de vardır. Bir insanın güzelliğinden söz
ederken, o insanın bedensel yapısından başka, zihinsel dünyası ile davranışlarından
da söz ediyoruz demektir.
Salt bedensel yapıya indirgenecek olan güzellik biyolojik bir soruna dönüşür. Oysa
bu anlamda insan güzelliğinin belirli ölçüleri, kalıpları yoktur. Bir Avrupalıya göre
güzel olan, bir Afrikalıya göre çirkin olabilir.
Ancak ırkçı bir estetik bir ırktan insanın güzellik ölçülerini mutlaklaştırıp,
başka ırktan olanların yüz ve vücut biçimlerine, ten rengine "çirkin"
diyebilir.
Doğa varlıkları yaratırken birini "çirkin", diğerini "güzel"
diye yaratmamıştır. Bu estetiksel değerlendirmeyi yapan, insanın kendisidir.
İnsanlar, algılamış oldukları bir nesne ile kendi idealleri arasında bir uygunluk gördükleri
zaman o nesneyi "güzel" bulurlar; idealleriyle çelişen, bunlara yabancı düşen
bir nesne görürlerse, bu kez de, bu nesneyi "çirkin" olarak değerlendirirler.
Örneğin, ceylanı "güzel" buluruz; fok balığını ise "çirkin"
olarak değerlendiririz. Ceylandaki alımlı duruş ve incelik, insanlar için (genelde)
ideal niteliklerdir. Oysa fok balığının yapısı ve hareketleri yaşam idealimizle çelişir.
Onu "hantal" ve "biçimsiz" buluruz. Fok balığı avıyla geçinen
eskimolar için ise durum farklıdır.
Onlar, yaşamlarını borçlu oldukları fok balıklarını güzel bulurlar. Çağlar
boyunca insanlığın benimsediği estetiksel değerler hep değişime uğramıştır. Her
dönemde insanlar nesneleri kendi idealine uygun olup olmamasına göre, güzel yada çirkin,
komik yada trajik, yüce yada bayağı vb. gibi farklı kategorilerde değerlendirmiştir.
Tüm dünya kültür tarihine bakıldığında, beğeni ölçülerinin "göreli"
(relative) olduğunu görürüz. Her insanın beğenisi bir başkasınca hep ya iyi yada kötü,
sağlıklı yada değil diye değerlendirilegelmiştir. Bu ölçüler durmaksızın değişirler
ve aynı dönem içinde, çeşitli ulus ve sınıflara göre dahi farklılıklar gösterirler.
Yıllar geçtikçe kimi değerler yiter; yerine yenileri oluşur. Geçmişten bugüne doğru
alınan yolda öyle görünüyor ki, donup kalmış ilişkiler, görüşler, tabular
zamanla parçalanıp, tarihin çöplüğüne atılıyor ve insanoğlu giderek her şeyi
daha yansız ve net görmeye başlıyor.
(*) Mülkiyeli ressam, yazar.
Kaynakça
LUKACS, Estetik
A.ZİSS, Estetik
KAGAN, Estetik ve Sanat,
|
YANIKOĞLU II
HİZMETİNİZDE
YANIKOĞLU SÜPER MARKETİN İKİNCİ MAĞAZASI AÇILDI
(Eski Mavi Market)
ismetbaytak@hotmail.com
bergamakuzeyege@hotmail.com
|