|
İZLENİM
Recai Şeyhoğlu
SORU SORMAK
Orta 2'de Vedat Öztürk hocama, "Beni annem doğurdu. Annemi anneannem doğurmuş.
Onu da anneannemin annesi. Peki Tanrıyı kim doğurdu?" şeklinde özetleyebileceğim
bir soru sormuştum çocuk aklımla.
Sonra ne mi oldu? Bizim Yurttaşlık derslerine giren Felsefeci Vedat Bey'in tayini çıktı.
Oysa benim sevgili hocam sadece dinlemişti beni.
Anlamıştım ki sorular bazen insanı zora sokabiliyordu.
Osman Yıldız da, "Camilerimize niçin bayrak asılmaz ?" diye bir soru sormuş.
Lütfedip Diyanet İşleri Başkanlığı 20 Kasım 2001'de vatandaş Osman Yıldız'a şu
yanıtı vermiş.
"Bilindiği üzere camiler İslam Dinine ait ibadethanelerdir. İbadethanelere bayrak
asılması geleneklerimizde bulunmadığından, yeni bir uygulamanın çeşitli yorumlara
sebep olabileceği düşünülmektedir.
Kaldı ki ilgili kanun ve tüzükte ibadethanelere bayrak asılacağına dair bir hüküm
de bulunmamaktadır.
Abdurrahman Kahyaoğlu. Başkan adına Din Hizmetleri Dairesi Başkanı"
Sayın Kahyaoğlu Cemevlerinde bulunan Atatürk, Hz. Ali resimleri ile
Türk Bayrağına ne demeli?
Aleviler yasayı mı çiğniyor, yoksa cemevlerinden Türk Bayrağını mı indirmek
gerekir.
Diyanet, yeni bir uygulamanın çeşitli yorumlara sebep olabileceğini düşünüyor.
Yani ?..
Hazretleri camilere bayrak istemiyor özetle.
Vatandaş Osman Yıldız'a Milli Güvenlik Kurulu da, Karargah Sekreteri Kur.Kd.Alb.
Mustafa Aslanyurt olarak şu yanıtı veriyor.
"Camilere Türk Bayrağı çekilmesi konusundaki mektubunuz incelenmiştir. Türk
bayrağının çekileceği yerler 22 Eylül 1983 yılında kabul edilen 2893 sayılı Türk
Bayrağı kanununun 3.maddesinde belirtilmiştir. Camiler bu maddenin kapsamı dışında
kaldığından yasa gereği bayrak çekilmemektedir.
15 Mart 2002 tarihli Hürriyette Emin Çölaşan "Türkiye'de yaşıyoruz. Bayraksız
camiler ayıbına artık son verilmelidir" diyor. Devam ederek,
"Senin bir bayrağın olacak, o bayrak her yere gururla asılacak ama camilere asılmayacak.
Eğer yasa ve tüzükte camilere bayrak çekilmesi öngörülmüyorsa bir günlük iştir.
İlgili maddelere camileri de eklersiniz. Kaldı ki böyle bir yasa yok." diyor.
Alışverişi canlandırmak için "Türkiye için seve seve" kampanyası düzenlendiğinde
bütün işyerlerine bayrak asıldığında bunun kanunda ve tüzükte yeri var mıydı
diyerek arkasını getiriyor Emin Çölaşan.
Dinde reforma evet diyenler için bir sorun yok! Ama reforma hayır diyenler elbette
camiye bayrak asılmasına da hayır diyecek.
Statükoculardan başka ne beklenir ki..
Zekeriya Beyaz Hoca, "Camilere bayrak asılması normalin de ötesinde
gereklidir" derken,
Yaşar Nuri Öztürk, "O bayrak olmasaydı, o camiler açık olmazdı" diyor.
Diyanet İşleri Hukuk Müşaviri Ramazan Tüzün 16 Mart 2002 tarihli
Milliyette, "Bayrak tüzüğünde bayrak asılması gereken yerler içinde camiler
sayılmıyor. Diğer kamu kurumları gibi Kanun, tüzük ve yönetmeliklere uymak zorundayız"
diyor.
Tüzükte yok diye, unutulmuş diye bayrağını ibadethanesine asmayan kafalar Diyanete yönetici
olursa bu kafalara gel de saygılı ol.
Bir Arap atasözü şöyle:
"Komşun bir kez hacca gitmişse ona dikkat et! İki kez hacı olmuşsa ondan uzak
dur! Şayet üç kez gitmişse hacca, sokağını semtini değiştir. Çünkü o deccaldir
artık !.."
Camiye bayrak asmama; insanları- toplumları din kurallarına göre yönlendirme-yönetme
siyaseti demek olan şeriat politikası aslında. Çünkü şeriatın yani din ve inanç
siyasetçiliğinin insanları akıllarını kullanmaktan ve olayları akıl yöntemleriyle
tartmaktan alıkoyan bir yanı var.
Varoluşunu cumhuriyete, Atatürk'e borçlu olanlar Anadolu insanının emperyalizme karşı
verdiği mücadele sonucunda adının neden Yorgo olmadığını biliyor.
Özgürce camiye gidip ibadetini yapanlar bunu Mustafa Kemal'e borçlu olduklarını
biliyor.
Ama, Tanrı buyruğunu birtakım yorum ve açıklamalarla dünyasallaştıranlar akıl ve
mantığı bir kenara koyduklarından kendileri özgürce ne bir düşünce üretebiliyor
ne de yaratıcı olabiliyorlar. Çünkü şeriat, tarihinin hiçbir döneminde akıl ve
mantık ölçülerine değer vermediği gibi, akıl ve mantık ölçüleriyle ayakta
durabilecek, genel geçerlilik oluşturabilecek ne bir değer yargısı oluşturabilmiş,
ne de zamana dayanıklı ahlâksal, insansal kurumlar üretebilmiştir.
Bunun için İslam ülkeleri dünyanın her yerinde çöküntü içinde.
İslam'ın kaynağı sayılan ülkelerde bile şeriat bugün Şurta (din zabıtası) ve
Mutavva (cihat askeri) zoruyla uygulanıyor, ayakta durabiliyor. *
Ortaokulda olduğu gibi bir soru sorsam Diyanet İşleri Başkanına eminim ki kem küm
edecektir.
Kayseri'nin Sarız İlçesi'nin Ördekli Köyü sakinine sorsam biliyorum ki yanıtı
duraksamadan verecektir.
Çünkü sıradan köylünün ya da sıradan kentlinin Diyanet görevlisi gibi düşündüğü
yok.
Başörtüsü konusunda televizyona on din adamı çıkarın, onu da farklı konuşacaktır.
Kurban kesilmesi konusunda da.. Şeriat nedir diye 100 din adamına soru sorun 100 çeşit
şeriat tanımı alırsınız.
Nedeni, şeriatta akıl ve mantıkla üretilmiş insancıl normların olmamasıdır.
Osmanlının hiçbir devlet dairesine mescit eklenmemişti. Ezan için ses yükseltici takılmamıştı.
Osmanlılar bugünkülerden daha mı az dinliydiler?
Soruyorum diyanet yetkililerine.
· Osmanlı döneminde bu kadar çok cami yoktu. Okullardan fazla olan
camiler gereksinimden fazla değil midir?
· İmamlar gereksinimden fazla değil midir?
· Ezan ana dili Türkçe olan Türkiye'de niçin Türkçe okunmamaktadır?
Soruları çoğaltacağım çoğaltmasına da, doğru dürüst yanıt verecekler mi
acaba..
Mustafa Fazıl Paşa Padişah Abdülaziz'e yazdığı bir mektubunda
şöyle diyor.
"Ulusların hak ve hukukunu belirleyen şey, dinler ve mezhepler değildir. Din,
ezeli makamında durup kalmazsa, yani insanın vicdanı dışına çıkarak dünya işlerine
karışmaya başlarsa, dünya düzeni kurmaya kalkışırsa herkesi yakar, kendisi de büyük
zarar görür."
Bugün durum budur.
Bunun için sormanın da tam zamanıdır.
Camilerde niçin bayrak yok ?
Ezan niçin Türkçe okunmuyor ?
|
YANIKOĞLU II
HİZMETİNİZDE
YANIKOĞLU SÜPER MARKETİN İKİNCİ MAĞAZASI AÇILDI
(Eski Mavi Market)
ismetbaytak@hotmail.com
bergamakuzeyege@hotmail.com
|