|
İZLENİM
Recai Şeyhoğlu
TÜRKİYE BİR CENNET -I-
Derim ki; Türkiye, köşe yazarları için bir cennet! Yaz yaz, bitmez.
Hani Mahmutpaşalı tezgahının başında avaz avaz bağırır ya..
-Ne ararsan burada! Koş vatandaş koş..
O misal, Türkiye'de de ne ararsan var. Yolsuzluklar, skandallar, cinayetler, işkence,
tecavüz olayları, soygunlar...
Başka ülkelerde yok mu? Şüphesiz oralarda da var. Ama Türkiye başka!..
Bizde olup bitenler bir başka. Trajikle komiklik arasında öyle çok örneklerimiz var
ki..
Bu konuda üniversite sınavına girip ilk tercihini kazanmış öğrenci gibi iddialıyım.
Televizyonlar, gazeteler, dergiler tanığım. Öyle ilginçlikler yaşanıyor ki nereye
elini atsan bir köşe yazısı olur.
Müsriflik, sonradan görmelik, yabancılaşmayla ilgili yazı mı yazmak istiyorsunuz?
Gazetelerin magazin sayfalarına göz atmanız yeter. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi
mezunu olan ama yıllardır ekranlara çıkan, gazetecilik ve oyunculuk yapan, şöhreti
ancak aptal, seksi Suzan karakteriyle yakalayabilen Seray Sever'e gazeteci Berrin
Haberveren soruyor: "Kaç çift ayakkabınız var?"
-En az yüz çift var.
Oysa bizim alt kattaki Eshot şoförünün ilköğretim okulu dördüncü sınıf öğrencisi
kızı okula abisinin ayakkabısıyla gidiyor.
"Favori butikleriniz ya da mağazalarınız var mı?" sorusuna ise şu yanıtı
veriyor:
-Türkiye'de Mango, Zara çok sevdiğim mağazalar. Onun dışında Guess, Calvin Klein,
Donna Karan benim favori markalarımdır. Alışverişimi mümkün olduğunca yurtdışından
yapmaya çalışıyorum. Böylece aldıklarım sadece bende oluyor. (9 Mart 2002 Milliyet)
Hanım kızımız nasıl da bencil biri.. Son sözüne baksanıza..
Aynı gazetenin köşe yazarı Tuba Akyol'u okuyunca ise ne yazılır maalesef hemen
kestiremiyorsunuz. Lümpenlik üstüne mi bir yazı olur, laf ola beri gele, diye mi bir
yazı yazarsınız bilemiyorum. Sayın bayan şöyle giriş yapmış yazısına:
"Küçükken penis kompleksim vardı. O günlerde ayakta işemek için harcadığım
enerjinin azıcığını şu hayatta bir şey olmak için harcasaydım, ihtimal o şey
olurdum."
Döneklik, üzerine mi bir yazı istiyorsunuz. Çevrenize bakın, ummadığınız sayıda
örneklerini görebilirsiniz. Toprağımız o denli zengin! "Vantilatör Yaşar"
diye bir yazı vermiştim bir gazeteye. Öğrendim ki "Klima"ymış Yaşar
dedikleri meğerse. Vantilatör dediğime üzülmüştüm bu nedenle. Son yıllarda özellikle
arttı bu sayı.
Bakın 7 Mart 2002 tarihli gazetelere, görürsünüz. Cem Karaca adlı ünlü sanatçı
MHP lideri Devlet Bahçeli'ye bakın nasıl bir mektup yazmış:
"Size bu satırları kayıtlı bir CHP üyesi olarak yazıyorum. Ancak bilgilerinize
arz etmek istediğim odur ki, isminizle müsemma çizdiğiniz politik çizginiz, ülkesini
seven her yurttaş gibi benim de takdir ve tasvip ettiğim bir tavırdır. Şayet kabul
buyurursanız size bir yurttaş olarak sevgi, saygı ve takdirlerimi arz etmek istiyorum.
Acizane dileğim odur ki, bahçenizde bin çiçek yeşerir, bin çiçek açar."
Tanzanya'da, Yeni Gine'de örneği yoktur bunun. Solun bir zamanlar taptığı Cem Karaca
nasıl da vantilatöre dönmüş.
Bu noktadan hareketle döşenebilirsiniz yazınızı. İkinci paragrafta Cengiz Çandar'dan
da yararlanabilirsiniz tabii ki..
"Aptallık" üzerine bir yazı yazmak isterseniz malzeme konusunda hiç dara düşmezsiniz.
Dikili de buna benzer bir dernek bile var. Aptallık malzemenize sos olarak fahişeliğin
de eklendiği görüntü ve yazılara da tanık olabilirsiniz rahatlıkla. Örneklerimiz
öyle çok ki..
"Ajda&Cat" denilen eğlence yerinde iki diva Bülent Ersoy ve Ajda Pekkan
sahnede dudak dudağa öpüşüyorlar. Hem de uzun uzun.. Susamışçasına.
Günler sonra Ajda Pekkan'a soruluyor. Çekilen bu fotoğrafa aynen şöyle yorum
getiriyor estetik kraliçesi: "Sarhoştum. Hatırlamıyorum. Ama bu bir sevgi gösterisidir.
Avrupa'da da böyle."
Devam ediyor, gençlik yaşlarımda fotoğraflarıyla odamı süsleyen seksi şarkıcı:
"Bülent Ersoy saygı duyduğum bir kişi. Ama öpüştüğümüzün farkında değilim."(25.02.2002-Milliyet)
Allah bizi, "Şaapıldığımın farkında değildim" diyen diva görüntülerinden
kurtarsın. Amin!..
Malum, erkek egemen bir toplumda yaşıyoruz. TBMM'de çoğunluk doğaldır ki erkeklerde.
Ama Tansu Çiller (DYP) gibi, Meral Akşener (MHP) gibi, Oya Akgönenç (SP) gibi, Melek
Karaca ve Nesrin Ünal (MHP) gibi erkek(!)bayan milletvekilleri de var Meclisimizde.
Evet, bayan milletvekillerimiz bile erkeklerden yana. Madagaskar'da Fildişi Sahilin'de,
Uganda'da böyle bir örnek bulunur mu dersiniz?
Hemcinslerine ihanet eden kadınlarla ilgili bir köşe yazısı döşenecekseniz TBMM
tutanaklarına göz atmanız yeter.
TBMM, 2001'in Aralık ayında evlilikte edinilen malların eşit paylaşımı konusunu görüştü.
DSP'li 7 kadın milletvekili, "malların eşit paylaşımı" maddesinin mevcut
evliliklerde geçerli olması için yoğun bir kulis yürüttüyse de değişikliğe kadınlar
bile ilgisiz kaldı. Çiller, Akgönenç, Akşener Meclis'e bile gelmedi. MHP'li Melek
Karaca ve Nesrin Ünal ise tam oylama anında dışarı çıktı.(05.12.2001-Milliyet)
"Erkek gibi kadın"mı dedirtmek niyetleri acaba, anlayamadım.
İhaneti paylaşma derler bunun adına. Milliyetin dediği gibi.
Türkiye Arjantin olur mu, derseniz daha da uzun bir yazı döşenmek zorunda kalırsınız.
Nedenine gelince Türk halkı bu konuda sadece bizleri değil, dünyayı da şaşırtacak
özelliklere sahiptir çünkü. Gel de yazma.
70'li yıllarda Çin, Vietnam'a saldırmıştı. 1 milyar nüfuslu Çin, 50 milyonluk
Vietnam'ı boğmaya çalışmıştı. Onurlu Vietnam halkı koca Çin'e pes dememiş
direnmişti. Vietnam denince hep savaşkan insanlar aklıma geliyor.
İnsan, isyan etmesini de be-ce-re-bil-me-li bence. Onurlu insan her şeye boyun eğmeyen
insandır.
-SÜRECEK-
|
YANIKOĞLU II
HİZMETİNİZDE
YANIKOĞLU SÜPER MARKETİN İKİNCİ MAĞAZASI AÇILDI
(Eski Mavi Market)
ismetbaytak@hotmail.com
bergamakuzeyege@hotmail.com
|