|
İZLENİM
Recai Şeyhoğlu
MERAK
Siğim siğim yağan yağmurun altında, bahçeli evlerin bulunduğu bir sokakta gözüme
kestirdiğim evlerin kapısını çalar olmuştum. Sıerpcli bir ailenin ev düzeni nasıl
oluyordu, yerde halısı var mıydı, ev eşyaları lüks müydü, konuğa ne ikram
ediyorlardı...
Merakımdan çatlıyorum. İlla da bir eve girmeli ve öğrenmeliyim. Sıerpc'te,
Brodnica'da, Varşova'da bütün evlerin perdeleri kar gibi beyaz. Allah için, kirli sarı
bir perde hiç gözüme ilişmedi. Elin gavuru öyle temiz ki... Tabii ki pis pis kokan da
yok.
Toz diye bir şeye rastlamıyorsunuz zaten.
En sonunda, cadde üzerinde Stopinski'nin evinde buldum kendimi. Doğru dürüst konuşamadıysak
da sevgi diliyle iyi anlaştık. Stopinski amcanın evinde halı yoktu. Mutfakta zemin muşamba
ile kaplıydı. Eşi taze fasulye ayıklıyordu. Hemen bir bardak meyve suyu ikram
ettiler. Odaları dolaşabilir miyim deyince "Sen bilirsin" dercesine beni
serbest bıraktılar. Mobilyaların tümü sanki birer asırlıktı. Alsancak'ta
kesinlikle iyi bir müşteri bulacak türden..
Yetişkin oğlu yatağından yeni kalkmış olmalı. Yatak yerde duruyordu. Diğer odadaki
de... Tepede her odada 75'lik türden birer ampul. Avize yok!
Yatak odasında Turgenyev'den, Çehov'dan kitaplar.. Kimi aileler ise "Private
life" diye almamışlardı evlerine beni.
Polonyalı bir aileyi evinde tanıma merakım son bulduğunda vakit akşam olmuştu. Sıra,
gördüklerimi anlatmadaydı.
*
Roma'da ise bir liseye girme, sınıfları gezip inceleme merakına yakalandım.
İlla yazı tahtasını, kullanılan kalemi, (yoksa tebeşir mi?) sıraların üstünü, sınıflarda
daha başka nelerin olduğunu görmeliydim. Bir avukat bürosunu, hastaneyi görmeli
incelemeliydim. Tek başıma koca bir caddedeyim. Kendi kendime konuştum. Acaba cumhurbaşkanlığı
ya da başbakanlığı kaç asker, kaç polis koruyor? Doğru Qurinale Meydanı! Meydanın
ortasında görkemli bir heykel! Vakit geçirmeden cumhurbaşkanlığı binasına
seyirttim. Koca bir kapı. Kapıda üniformalı iki genç. İkisi de kirli sakallı türünden.
Sordum: "Kaç kişi koruyor burayı?"
Herhalde dedim, anlatamadım düşüncemi. Çünkü hiçbir şey anlayamamış gibi bir
ifade vardı yüzünde. Gülümsemeye başladı. Niçin sordunuz? dedi. Arkasından da
ekledi: "Sizin ülkenizde kaç kişi koruyor?"
Öğrendim ki sadece ikisi! Birisinin üniformasının düğmeleri de açık. Rahat mı
rahat..
Olur şey değil, cumhurbaşkanlığı kapısı sadece iki askere emanet. Genelkurmay da..
Bizimkiler bir tarafa gitmeye görsünler. Önde eskort, arkada korumalar.. Sayısı
belirsiz köşeler polisçe tutulur. Adeta kuş uçurtulmaz. Asker, polis, sivil korumadan
geçilmez ortalık.
Oysa Olaf Palme ülkesinde eşiyle sinemaya gidebiliyordu. Bizimkilere etten duvar örülüyor.
Neden acaba? Haydi gel de merak etme!..
Mesut Yılmaz'ın annesinin evini bile polis bekliyor. Çocukları korumalarla geziyor çoğunun.
İşsizliğin, enflasyonun sorumlusu onlar. Pahalılığın, faili meçhullerin,
yolsuzlukların da...
Sokağa tek başına nasıl çıkabilsinler..
Hacamat olmak istemiyorlar yalım..
Ahmet Necdet Sezer dışında, bizim Kordonboyu'nda tek başına hangisi dolaşabilir,
çıksınlar da görelim,
Halkından korkar mı Başbakan?
Soruya ya da bu soruya yanıt aramaya hiç gerek yok! Kızılay'da Demirel'in, Tansu Hanım'ın,
Mesut Bey'in, Devlet Bey'in ve benzerlerinin dolaştığına hiç tanık oldunuz mu siz?
Neden diye de düşündüğünüz oldu mu?
Ben biliyorum ama söylemem! |
YANIKOĞLU II
HİZMETİNİZDE
YANIKOĞLU SÜPER MARKETİN İKİNCİ MAĞAZASI AÇILDI
(Eski Mavi Market)
ismetbaytak@hotmail.com
bergamakuzeyege@hotmail.com
|