|
Altın
madeni ile ilgili olarak İzmir 3. İdare Mahkemesinin kararının tam metni
MAHKEME KARARI
T.C
İZMİR
3. İRARE MAHKEMESİ
ESAS NO:2001-401
YÜRÜTMENİN DURDURULMASINI
İSTEYEN (DAVACI) : İzmir Barosu Başkanlığı
VEKİLİ: Av. Arif Ali Cangı
858 Sok. No:9 Paykoç İşhanı K:7/79 Konak İzmir
KARŞI TARAF (DAVALI): Sağlık Bakanlığı-ANKARA
DAVALI İDARE YANINDA
DAVAYA KATILAN: Normandy (Eurogold) Madencilik A.Ş.
VEKİLİ:Av.Metin Günday, Av. Selçuk Ömerbaş
Av. Günay Özgökçen
Büyükelçilik Sok. No:20/5 Kavaklıdere/ANKARA
İSTEĞİN ÖZETİ: İzmir İli, Bergama İlçesi, Ovacık-Çamköy Mevkiinde Normandy
(Eurogold) Madencilik A.Ş. tarafından siyanür liçi yöntemiyle altın çıkartılması
amacıyla kurulan işletmeye Gayri Sıhhı Müesseseler Yönetmeliğinin 11. maddesi uyarınca
bir yıllık deneme izni verilmesine ilişkin 22.12.2000 gün ve 18847 sayılı Sağlık
Bakanlığı işlemenin iptali istemiyle açılan davada 2. kez yürütmenin durdurulması
istenilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren İzmir 3. İdare Mahkemesince işin gereği görüşüldü:
Dava, İzmir İli, Bergama İlçesi, Ovacık-Çamköy Mevkiinde Normandy (Eurogold)
Madencilik A.Ş. tarafından siyanür liçi yöntemiyle altın çıkartılması amacıyla
kurulan işletmeye Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliğinin 11. maddesi uyarınca bir yıllık
deneme izni verilmesine ilişkin 22.12.2000 gün ve 18847 sayılı Sağlık Bakanlığı işleminin
iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasa'nın 138. maddesinin dördüncü fıkrasında, "Yaşama ve yürütme organları
ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını
hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez" hükmüne
yer verilmiştir.
Bakılan davada, İzmir İli, Bergama İlçesi, Ovacık-Çamköy mevkiinde Normandy
(Eurogold) Madencilik A.Ş. tarafından kurulan ve işletilmesi planlanan Altın ve Gümüş
Madeni Çıkarma ve Zenginleştirme Tesisine, Çevre ve toplum sağlığının korunmasına
yönelik gerekli tüm tedbirlerin alınması şartıyla Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliğinin
11. maddesi uyarınca 1 (Bir) yıl sürüyle izni verilmesine ilişkin dava konusu işlemenin
tesis edildiği davacı tarafın söz konusu altın madeninde siyanür liçi yöntemiyle
altın işletmeciliği işi ve işe olanak sağlayan idari işlemlerinin hukuka aykırı
olduğuna ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararları ve Danıştay Altıncı Dairesinin
kararı bulunduğu, bu kararlar yokmuş gibi yeniden işlem tesis edilmesinin hukuka aykırı
olduğu iddiasıyla dava konusu işlemin iptalinin, istenildiği, davalı idarece sunulan
savunmada ise faaliyet sahibinin müracaatın üzerine TÜBİTAK tarafından hazırlanan
raporda Danıştay Altıncı Dairesinin kararının da belirtilen riskin tamamen ortadan
kalktığı yada kabul edilebilir limitlerin altına çekildiğinin belirtildiği bir gün
bunun üzerine İzmir Valiliğinin uygun görüşü de alınarak bir yıl süreli deneme
izni verildiği faaliyet esnasında istenilen parametrelerin sağlanamaması ve çevreye
olası olumsuz etkilerin ilmi ve teknik olarak tespitin halinde deneme izninin iptal
edileceği ve nihai olarak ta tesisin ruhsatlandırmayacağının belirtildiği görülmüştür.
Dava dosyasının ve uyuşmazlık konusu ile ilgili olan İzmir 1. İdare Mahkemesinin E:
1997/636 sayılı dava dosyasının birlikte incelenmesinden; İzmir-Bergama Ovacık
madeni işletmeciğine, taahhütname koşulların yerine getirilmesi işletme öncesinde,
işletme sırasında ve işletme kapandıktan sonra firmanın sorumluluğunun sona
ermesine kadar geçecek sürü içerisinde İzmir Valiliğinin Başkanlığında ve
koordinatörlüğünde oluşturacak İzleme Denetleme Komisyonunca faaliyetinin taahhütname
çerçevesinde izlenmesi ve denetlenmesi, çevre mevzuatına uyulması, ilgili kurum ve
kuruluşlar tarafından yürürlükteki mevzuat uyarınca diğer önlemlerin alınması
kaydıyla izin verilmesi ilişkin Çevre Bakanlığı işlemenin iptali istemiyle açılan
davada Danıştay 6. Dairesinin 13.5.1997 gün E: 1996/5477, K: 1997/2312 sayılı bozma
kararına uyularak İzmir 1. İdare Mahkemesinin 15.10.1997 günlü ve E: 1997/636
K:1997/877 sayılı kararıyla dava konusu işlemenin iptaline karar verildiği, bu kararın
Danıştay 6. Dairesinin 1.4.1998 günlü, E:1998/1829 sayılı kararı ile onararak
kesinleştiği, daha sonra Eurogold Madencilik A.Ş. tarafından 12.10.1998 tarihinde Çevre
Bakanlığı'na yapılan başvuruda, ruhsat alındığı tarihte taahhütle bulundukları
her türlü çevre tedbiri ve yatırımı gerçekleştirdiklerinden, faaliyete hazır
durumdaki tesislerinin yürürlükteki mevzuata ve hukuka uygun çevre tedbirlerini alıp
almadıklarının tespiti isteminde bulundukları ve 28.1.1999 tarihinde de aynı Bakanlığa,
tesiste yaptıkları ilave ve ek önlemleri ve risk faktörlerinin tamamını ortadan kaldırdıklarını
anlatan "Ovacık Altın Madeni İnsan Sağlığı ve Çevre Yatırımları Tam Güvenlirlik
Raporu" adı altında düzenledikleri raporu sunarak gereğinin yapılması isteminde
bulundukları, diğer yandan 3.3.1999 tarihinde Başbakanlığa yazdıkları yazıda
"Aralık-1997 itibariyle, Çevre Bakanlı'ğa 1994 yılında verilmiş bulunan tüm
taahhütlere sadık kalınmakla birlikte ayrıca çeşitli ilave çevre tedbirleri de alınarak
tamamlanan altın madeni üretim tesislerinin uluslar arası çevre tedbirleri de alınarak
tamamlanan altın madeni üretim tesislerinin uluslar arası çevre standartlarının çok
ötesinde üstün bir çevre teknolojisi ile işletme faaliyetine hazır durumda olduğu
belirtilerek, risk faktörlerinin belirlenmesi için tesisin incelettirilmesi ve bu
konudaki değerlendirmelere göre ilgili kuruluşlara talimat verilmesi isteminde
bulunmaları üzerine, Başbakanlıkça TÜBİTAK "tanımada risk faktörü olup
olmadığının, aralarında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çevre Bakanlığı
temsilcilerinin de bulunduğu bir komisyonca incelenmesinin istenildiği ve TÜBİTAK
tarafından yaptırılan inceleme sonucu düzenlenen Ekim-1999 tarihli raporda sonuç
olarak özetle;
1. İlgili Danıştay kararında insan ve çevre sağlığını tehdit
ettiği öne sürülen risklerin tümüyle giderildiği yada kabul edilebilir limitlerin
çok altına çekildiği,
2. Tesisin mevcut özellikleri ile, gerek üretim teknolojisi gerekse sağlanmış
olan çevresel koşullar açısından dünyada altın madenciliği için öngörülüp
uygulanmakta olan en uygun teknoloji düzeyini yada iyisini yansıttığı,
3. Bu şekilde inceleme konusu olan tesisin ve aynı koşullarda
benzerlerinin, çevre uyumlu ve duyarlı birer iktisadi faaliyet olarak, işletmeye geçirilmelerinin
sürdürülebilir kalkınma kavramı çerçevesinde ülkemiz menfaatleri açısından
uygun ve yararlı olacağı" kanısına varıldığının belirtilmesi üzerine İzmir
Valiliğinin de olumlu görüşü alınarak GSM Yönetmeliğinin 11. maddesi uyarınca 1 yıl
süreyle deneme izni verilmesine ilişkin dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusu altın madeni işletmeciliğine Çevre Bakanlığı'nca verilen iznin
iptali istemiyle açılan davada, gerek Danıştay Altıncı Dairesi'nin bozma kararında
gerekse buna karara uyularak İzmir 1. İdare Mahkemesince verilen ve Danıştay'ca da
onanarak kesinleşen 15.10.1997 gün ve E:1997/636 K:1997/877 sayılı kararda, Çevresel
Etki Değerlendirme Raporu ve sözü edilen davada Mahkemesince yaptırılan bilirkişi
inceleme sonucu düzenlenen rapordan, altın madenciliğinde, liç işleminde kullanılan
siyanür ve ortaya çıkacak diğer ağır metallerin çevre ve insan sağlığı için
olumsuz etkiler yaratacak olası bir risk ve tehdit unsuru oluşturduğu, özellikle çok
kuvvetli bir zehir olan siyanürün toprağa, suya ve havaya karıştığı zaman her türlü
canlı açısından zararlı olduğu, dolayısıyla proses gereği atık barajlarına
pompalanan siyanürlü atıkların, geçirimsiz olarak planlanan bu atık barajlarından
oluşabilecek sızıntılar nedeniyle su kaynaklarına ve diğer kullanım alanlarına ulaşma
olasılığı bulunduğu ve siyanürle altın madeni işletilmesindeki risk unsurunun ön
plana çıktığı, ayrıca aynı risk sebebiyle bu bölgelerdeki flora ve faunanın da
bozulma tehdidi altında kaldığının anlaşıldığı belirtilerek, bu raporda da öngörülen
olası risk faktörleriyle ile dolaylı olarak insan yaşamını etkileyeceği kesin olan
siyanür liçi yöntemi ile altın madeni işletilmesine izin verilmesi yolundaki işlemde
kamu yararına uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle verilen iznin iptaline karar verilmiştir.
Sözü edilen kararın gerekçesini oluşturan ve Çevresel Etki Değerlendirme ve bilirkişi
raporlarında da öngörülen "risk faktörlerinin işletmede görülen, tesise özgü
teknik eksiklerden ve alınan önlemlerin yetersizliğinden değil, sözü edilen
raporlarda belirtildiği üzere, bölgenin 1. derece deprem kuşağında bulunması, yer
altı suyunun yağıştan ve yüzeysel akıştan süzülme ile oluşması, proje sahasında
yağışların taşkınlara sebep olması, bölge topraklarının erozyon potansiyeli gibi
yörenin coğrafi ve iklim koşullarının etkilenebilirliği ve siyanürün PH değerinin
yağışlardan etkilenmesi, PH değerinin düşmesi durumunda siyanürün en tehlikeli
olan HCN gazına dönüşeceği, HCN'nin düşük olması, siyanürün büyük toprak
katmanları tarafından çok miktarda uzaklaştırılsa da zaman içinde hidroliz gibi
nedenlerle yeniden su ortamına salıverildiği, atık barajında bulunan maddelerin yer
altı suyu üzerinde olası etkisinin 20-50 yıl sürebileceği gibi altın madenciliğinde
altının elde edilmesi için kullanılan siyanür liçi yönteminden kaynaklanan risk
faktörleri olduğu açıktır.
Olayda ise Normandy (Eurogold) Madencilik Şirketince, kesinleşen yargı kararı ve bu
karar uyarınca, işletme izinlerinin iptaline rağmen tesise yeni ilaveler yapılarak, ek
önlemler alındığından söz edilip, iptal kararında belirtilen olası risklerin
tamamen ortadan kaldırıldığı gerekçesiyle Başbakanlığa başvurulmuş ve Başbakanlıkça
TÜBİTAK'a hazırlattırılan raporda de tesiste alınan önlemlerle risk faktörlerinin
ortadan kaldırıldığı belirtilmiş ise de, tesiste kullanılacak yöntemin eskisi gibi
siyanür liçi yöntemi olduğu açıktır.
Yargı kararlarında, olayın incelenip tartışılması sonucu ifade edilen "risk ve
tehdit" unsurlarının altın madeni işletmesinde kullanılan siyanür liçi yönteminden
kaynaklandığı belirtilirken, bu risklerin Çevresel Etki Değerlendirme ve bilirkişi
raporlarında da öngörüldüğü ifadesinin, alınan yöntemden kaynaklanan risk ve
tehditlerin varlığının sözü edilen raporlarla da desteklendiği anlamını taşıdığı
açık olup, kararlardan bu risklerin alınacak ek önlemlerle giderileceği yolunda bir
sonuca ulaşmak mümkün değildir.
Kaldı ki, siyanür liçi yöntemle işletilen madenin, işletme süresinin bitimi sonucu
kapatılmasından sonra da, atık barajında biriken siyanür ve diğer ağır metallerin
etkisinin 20-50 yıl sürebilecek olmasının bölgede yaşayan insanların sağlıklı
bir çevrede yaşama hakkını tehdit eden insan yaşamı için çok uzun bir süre olan
20-50 yıl gibi bir sürede insanları huzursuz ve tedirgin bir yaşam sürme zorunda bırakması
gibi kabul edilebilir olmayan bir risk unsuru olduğu açıktır.
Öte yandan, davacı vekilinin 2. kez yürütmenin durdurulması talebini içeren
14.12.2001 günlü dilekçesi ekinde sunulmuş olan, Başbakanlık Müsteşarlığının
talebi üzerine Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümünün 16 öğretim
üyesi tarafından hazırlanmış Ekim-2000 tarihli raporda, uyuşmazlık konusu altın
madeni işletme tesislerinde alınan ilave tedbirlerle ilgili hazırlanan
"Ekim-1999" tarihli TÜBİTAK-YDABÇAG Değerlendirme Raporu'nun, incelendiği söz
konusu raporda özetle, ilgili tesisin yöneticilerinin genel anlamda Türkiye'de mevcut
olan kamu ve özel kesimin sahip olduğu işletmelerin pek çoğundan belki biraz daha
duyarlı bir çevre bilincine sahip olabilecekleri ancak "alınan ilave tedbirlerle
riskler ortadan kaldırılmıştır." İfadesini gerektirecek bir çalışmanın söz
konusu olmadığının belirtildiği görülmüştür.
Yukarıda açıklandığı üzere, Bergama Ovacık ve Çamköyleri civarında bulunan altın
madeninin doğrudan veya çevrenin bozulması ile dolaylı olarak insan yaşamını
etkileyeceği kesin olan siyanür liçi yöntemle işletilmesine izin verilmesi yolundaki
işlem kamu yararına aykırı bulunarak kesinleşmiş yargı kararı ile iptal edilmiş
iken, işletici şirketin tesiste bazı ilave yatırımlar yaparak ek önlemler alındığından
bahisle "siyanürle altın arama yöntemi"ni yeniden tartışmaya açarak davalı
idareye başvurması üzerine konunun yeniden gündeme getirilerek ve TÜBİTAK tarafından
firmaca alınan önlemlerle risklerin ihmal edilebilir boyutlara indirildiği yolunda düzenlenen
rapor da esas alınarak, siyanür liçi yöntemle işletilecek olan altın madenine 1 yıl
süreli deneme izni verilmesi yolundaki dava konusu işlem kesinleşmiş yargı kararının
uygulamada değiştirilmesi sonucu ortaya çıkarmıştır ki, bu durumun hukuk devleti
ilkesiyle bağdaşmadığı açıktır.
Bu durumda, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle hukuka aykırı bulunan ve uygulanması halinde giderilmesi güç
zararların doğumuna sebebiyet verecek nitelikte olan dava konusu işlemin teminat
aranmaksızın dava sonuçlanıncaya kadar yürütülmesinin durdurulmasına 2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanununun 27. maddesi uyarınca 10.01.2002 gününde oybirliğiyle
karar verildi.
|
YANIKOĞLU II
HİZMETİNİZDE
YANIKOĞLU SÜPER MARKETİN İKİNCİ MAĞAZASI AÇILDI
(Eski Mavi Market)
ismetbaytak@hotmail.com
bergamakuzeyege@hotmail.com
|