|
İZLENİM Recai Şeyhoğlu
BİR YANLIŞIN ANIMSATTIKLARI
Eğitim-Sen 1 Nolu Şube, 6-7 yıl önce olduğu gibi yeniden bir bülten çıkarma
hazırlığına başladı.
Bunun için de basın yayın sekreteri; şube başkanından, İzmirli ozanlardan ve 1978 Ağustosunda
yapılan 4.Olağan Genel Kurulu'nda TÖB-DER'in Merkez Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen,
genel sekreter yardımcılığı, örgütlenme ve yayın sekreterliği yapan Öner YAĞCI'
dan birer yazı-şiir istedi.
Bunun üzerine Öner YAĞCI "Sendikacılık ve Siyaset" ilişkileri ile ilgili
bir yazı gönderdi.
Aynı Öner YAĞCI geçtiğimiz kış , Cumhuriyet Gazetesinde ulusal değerlerle ilgili
bir yazı yazmış ve çıkardığı takvimde 23 Nisan'a, 19 Mayıs'a , 30 Ağustos'a, 29
Ekim'e, 3 Mart'a yer vermeyen Eğitim-Sen Genel Merkez Yönetimini ağır bir dille eleştirmişti.
Çünkü Cumhuriyet tarihine teğet geçen eğitimciler sendikası olamazdı.
Atatürk'e, Kurtuluş Savaşı'na ve Cumhuriyete yapılan bu haksızlığa Türkiyeli eğitimci
ya da aydınlar suskun kalamazdı.
Çünkü Öner YAĞCI; Kardelen, Turnalar, Gökyüzüne Akan Irmak, Yediveren ve Kaptan
gibi ödüllü romanların sahibi bir yazardı da...
Deneme, inceleme ve derleme çalışmaları da olan ( Fedailer Mangası, Rıfat Ilgaz'ın
Kırk Kuşağı Anıları, Şükran Kurdakul, Umut İnsanda, Aziz Nesin Aydınlığı,
Sivas'ı Unutmak, Aydınlığın Ustaları, Yine de İyimser, Dil Kaleminin Enstitüsü,
Karacaoğlan, Dadaloğlu, Pir Sultan Abdal, Yunus Emre, Köroğlu, Hayyam, Nazım'dan Armağan,
Nasrettin Hoca, Aydınlatan Düşünceler, Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı Çevirileri Seçkisi
) Öner YAĞCI Türkiye Yazarlar Sendikası, Dil Derneği, İstanbul Eğitimciler Derneği,
Bilim ve Edebiyat Eserleri Sahipleri Meslek Birliği (BESAM) gibi kurumlarda dönem dönem
yöneticilikler yapmıştır.
1993-1999 arasında PEN Yazarlar Derneği, Edebiyatçılar Derneği, Nazım Hikmet Kültür
ve Sanat Vakfı, Özerk Sanat Konseyi ve Sivil Toplum Kuruluşları Birliğinde de aralıksız
yöneticilikler yapan ve halen 68'liler Birliği Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi olan Öner
YAĞCI, Gazi Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümünü bitirdikten sonra Ağrı ve Kars yöresinde
bir çok TÖB-DER şubesinin kurulmasına katkıda bulunmuştur.
12 Mart döneminde DEV-GENÇ yöneticiliği ve öğrenci olayları nedeniyle yargılanmış
ve iki yıla yakın Mamak Cezaevi'nde tutuklu kalmıştı. TÖB-DER dergisini çıkardı.
Defalarca gözaltına alındı, tutuklanıp yargılandı. Bir çok davadan aklandı ama
Maraş Katliamını protesto eylemi nedeniyle 312. maddeden 1 yıl ve 12 Eylül döneminde
TÖB-DER hakkında açılan dava nedeniyle de 141. maddeden 8 yıl ceza aldı. Mamak,
Ulucanlar, Çanakkale ve İmralı Cezaevlerinde 5 yıl yattıktan sonra dışarı çıktı
ve Abece dergisinin çıkarılmasıyla EĞİT-DER' in kurulması çalışmalarına katıldı.
Abece'de , Öğretmen Dünyası'nda ve daha birçok dergide eğitim sorunlarıyla ve
sendikalaşma savaşımıyla ilgili yazılar yazdı, aynı konuda yurdun çeşitli yörelerindeki
konferanslara, panellere katıldı. Yapıtları ile toplumcu gerçekçi edebiyat geleneğimizi
sürdüren, Anadolu'nun dört bir köşesinde çıkan sanat dergilerinde yazıları yayımlanan
Öner YAĞCI , kısaca Türkiye'nin yüzakı.
Böylesine zengin bir biyografiye sahip sorarım kaç sanatçımız var... O, Türkiye'nin
bir ulusal değeridir. Kimse onu görmezden gelemez. Böyle bir şey de yok zaten.
Aynı Eğitim-Sen 1 Nolu Şubenin periyodik yönetim kurulu toplantılarının birinde yönetim
kurulu üyesi A. K. aynen şunu diyor:
" Genel Merkezin genel bir yayını varken böyle bir bültenin çıkmasını olumlamıyorum.Kira
vs. masrafları karşılamakta zorlanırken bu uygun değil. Öner YAĞCI'nın sendika
konusunda uzman olmadığı için bu yazıyı olumlu bulmuyorum."
Diğer bir yönetim kurulu üyesi E.D. ise şunları söylüyor:
" Şubenin ekonomik anlamda sorunlu olduğu bir dönemde örgütü ifade etmediği, büyük
oranda KESK ve EĞITIM-SEN yayınları olmasına karşın içeriğindeki Öner YAĞCI' nın
yazısının konmasına ilişkin görüş alınmaması örgütte bir tartışmaya neden
olması nedeniyle böyle bir bültenin çıkarılmasının uygun olmadığını düşünüyorum.
Örgütlenme için kaynak ayrılmazken bülten çıkarılmasının gereği yok. Öner YAĞCI'
nın yazısı genel anlamda örgütümüzü ifade etmemektedir."
Breh!...Breh!...
Yanlışın neresinden başlasak bilmiyorum ki... Birisi, "Öner YAĞCI sendika
konusunda uzman olmadığı için bu yazıyı olumlu bulmuyorum" diyor.
1- Bültene hep sendika konusunda uzman kişiler mi yazı yazar?
2- Nereden çıkıyor Öner YAĞCI' nın bu konuda uzman olmadığı?
Abece sürecinde var olanlar, öğretmenlerin bir sendika kurması için didinip duran eğitimcilerdi.
Öner YAĞCI ne yapmış... Öğretmenlerin bir sendikası olsun diye bu sürece emeğini
koymuş. Töb-Der' de kazandığı örgütçülüğünü sendikalaşma sürecinde öğretmen
arkadaşlarına aktarmış, onlara yol yordam göstermiş.
Hakkı yok mu bildiklerini, gördüklerini aktarmaya...Bu bayan besbelli ki bilmiyor Öner
öğretmeni.
Diğeri ise "Öner YAĞCI' nın yazısı genel anlamda örgütümüzü ifade
etmemektedir." diyor.
Fakat ikisi de sonuçta bültenin çıkarılmasını istemiyor. Genel Merkezin yayını
yetiyor kendilerine. Oysa 1 No'lu Şube Türkiye'nin en büyük şubesi. Söyleyecek çok
şeyi var. Anlaşılan o ki, arkadaşlarımız bir şeylerin yazılıp dile
getirilmesinden rahatsızlar. Genel Merkezin yayınında İzmir'den söz eden zaten ne var
ki...
Gelelim Öner YAĞCI' nın söylediklerine... Bültene şunları yazmış:
" Sendika-Siyaset ilişkisi, sendika sözcüğünün insanlığın yaşamına girdiği
dönemlerden beri sürekli tartışılan, aslında nasıl olması gerektiği çok iyi
ortaya konulmuş olmasına karşın ne yazık ki bir türlü yerli yerine oturtulamayan
bir ilişkidir.
...Sendikalar siyasal parti olmadan siyasetle ilgilenmek zorunda olan örgütlenmeler olduğu
için, siyasetle ilişkilerini varlıklarının bıçak sırtı bir gerçeği olarak görmeli
ve bağımsızlıklarını gözbebeği gibi koruyarak, güçlerini çıkarlarına ve
istemlerine uygun siyasal örgütlenmeleri etkilemek yolunda kullanmalıdır. Bu gücü,
kendisi kullanmak yerine siyasetlerin kullanmasına izin vermek, sendikaya yapılacak en büyük
kötülüktür. Çünkü sendikalar küçülen., parçalanan örgütlenmeler olmak yerine
giderek büyüyen, hatta doğru önermeleriyle aynı işkolundaki diğer sendikalarla bütünleşerek
kitleselliğini ve gücünü arttıran, sesini fısıltıdan çığlığa dönüştürmek
için çaba gösteren örgütlenmeler olmak zorundadır.
Küçük olsun benim olsun anlayışı, sendikal tarihimizin ne yazık ki bel büken bir
gerçeğidir ve bu yanlışı yok etmek gibi bir sorumluluğumuz ve bilincimiz olmalıdır."
Yazısının bir paragrafında da şunu belirtmeden geçemiyor Öner YAĞCI;
" Dayanışma sözcüğü temelinde yükselen sendikaların ulusal ve uluslararası
emek örgütleri dayanışması politikalarında da, hem sendikal bağımsızlık hem de
laik ve demokratik cumhuriyetin korunması temelinde yükselen ilkeler gözetilmelidir."
Bereket versin ki şube başkanı Osman Gazi Oktay her iki "yanlış" öğretmene
şu yanıtı verebilmiştir; "Öner YAGCI, TÖB-DER mücadelesinden gelen ve mücadele
vermiş hem örgütçü hem yazar bir arkadaştır."
Dar grupçu siyasal anlayışın sahibi olmaya görün. "Benden olsun, ne olursa
olsun" a kadar gider yolunuz.
Öner YAĞCI böyle bir anlayışın sahibi olmadığı için dışlanması gereken
biridir. Kendilerinden değil ya...O halde bültende de sesi çıkmamalıdır. Eskinin yılmaz
bir savaş eriymiş, önemli bir edebiyatçıymış, hiç önemli değil!
Bu anlayış, bu siyasal yaklaşım bizi küçülten ve hatta komik durumlara düşüren
yaklaşımlardır ve sendikamıza zarar vermektedir.
Cumhuriyetin değerlerine karşı hiç saygınız olmayacak, takvim yapraklarında tek yer
vermeyeceksiniz, sonra sizi eleştirenlere "Takvimden hareketle Eğitim-Sen' i yıpratmaya
çalışmak, düpedüz öküz altında buzağı aramaktır. Eğitim-Sen geçmiş yıllarda
da benzer takvimler yayımladı ancak bugün yapıldığı gibi bir bardak suda fırtına
koparılmadı." şeklinde laf olsun diye yanıtlar vereceksiniz.
Sayın Genel Başkan Alaaddin Dinçer Eğitim-Sen Dergisinin Haziran sayısında,
"Takvim ile ilgili tartışmalara girmeyeceğim. Hataları ve eksikleri olabilir. Bu
konuda dostane eleştirilere ve uyarılara açığız" diyor.
"Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı dışa vurulmamış niyetler takvim sayfalarına
gizlenmiş" iddialarını önemsememek mümkün mü?
Nerede 3 Mart Öğretimin Birleştirilmesi Yasası?
Nerede 29 Ekim Cumhuriyetin İlanı?
2001 Takvimi büyük bir yanlıştı. Unutmaya çalışıyordum. Her iki sendikacının,
Öner YAĞCI'nın yazısına karşı tavır alışı beni hem yazar hem öğretmen hem de
sendikacı olarak öyle üzdü ki... Üzüntüm bitti diyordum ki başka işyeri
temsilciler toplantısında konuşan bir öğretmenin, "Bültendeki Öner YAĞCI
kimdir,bir sendikal otorite midir?" sözleriyle sarsıldım.
Anladım ki bilen, bilmeyen konuşuyor. Anladım ki öğretmen olarak kimimiz Çağdaş Türk
Edebiyatından fersah fersah uzakta. Yazık !... Yarını kuracak onlar dünden habersiz.
İnsan; dar-grupçu, sekreter anlayışların askeri olmaya görsün. Yanlış üstüne
yanlış yapıyor o vakit.
Yanlış önyargıların tutsaklarına teslim edilmemeli Eğitim-Sen. Büyümemiz buna bağlı.
|
YANIKOĞLU II
HİZMETİNİZDE
YANIKOĞLU SÜPER MARKETİN İKİNCİ MAĞAZASI AÇILDI
(Eski Mavi Market)
ismetbaytak@hotmail.com
bergamakuzeyege@hotmail.com
|