|
Bergamalı köylü kazandı
Yargıtay, 'siyanürlü altın' davasında dönemin
başbakanı ve bazı bakanların, Bergamalı köylülere tazminat ödemelerine karar
verdi.
Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesi`nin tazminat istemlerini reddettiği davacı
köylülerin, bu kararı temyiz etmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, dosyayı
inceleyerek, davanın, bazı davalılar aleyhine bozulmasını kararlaştırdı.
Eski Bergama Belediye Başkanı Sefa Taşkın ile 69 köylü, Danıştay 6. Dairesi`nin
``siyanür liçi yöntemiyle altın aranmasına izin verilmesinde kamu yararı
bulunmadığına`` ilişkin kararını uygulamadıkları iddiasıyla dönemin Başbakanı
Mesut Yılmaz, Çevre Bakanı İmren Aykut, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur
Ersümer, Sağlık Bakanı Halil İbrahim Özsoy, Bayındırlık ve İskan Bakanı Yaşar
Topçu ile dönemin İzmir Valisi Çakır hakkında, toplam 70 milyar lira manevi tazminat
davası açmıştı.
Davayı görüşen Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesi, ``istenilen manevi tazminatın
şartları oluşmadığı`` gerekçesiyle davayı reddetmişti.
Davacı köylülerin, bu kararı temyiz etmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi,
dosyayı inceleyerek, davanın, bazı davalılar aleyhine bozulmasına karar verdi.
Bozma gerekçesinde, dosyadaki delillere göre, İmren Aykut hakkında temyiz isteminin
reddine karar verildiği belirtildi.
Gerekçede, dosyadaki bilgi ve belgelerden, Danıştay 6. Dairesi`nin, Bergama`daki
Ovacık ve Çamköy köyleri çevresinde EurogoldMadencilik A.Ş. tarafından ``siyanür
liçi yöntemiyle altın çıkarılmasında kamu yararı bulunmadığına`` karar verdiği
ifade edilerek, bu kararın, gereği için Çevre Bakanlığı`na gönderildiği
kaydedildi. Çevre Bakanlığı`nın, ``siyanürle altın çıkarılmasını engelleme
yetkisi bulunmadığı`` anlatılan bozma gerekçesinde, Çevre Bakanlığı`nın,
kararı, Başbakanlık, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı,
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile İzmir Valiliği`ne gönderdiği bildirildi.
Gerekçede, dönemin Başbakanı Yılmaz ve bakanlar Ersümer, Özsoy, Topçu ile İzmir
Valisi Çakır`ın, ``öngörülen süre içerisinde siyanür liçi yöntemiyle altın
madeni çıkartılmasını önleyici eylemde bulunmadıkları, işlem yapmadıkları``
belirtilerek, bu davalıların, böylece yargı kararlarını uygulamadıklarının
anlaşıldığı kaydedildi. Bozma gerekçesinde, şöyle devam edildi:
``Anayasa`nın 112. maddesinde; Başbakan`ın, Bakanlar Kurulu`nun başkanı olarak,
bakanlıklar arasında işbirliğini sağlayacağı, her bakanın, başbakana karşı
sorumlu olup, ayrıca kendi yetkisi içindeki işlerden ve emri altındakilerin eylem ve
işlemlerinden de sorumlu olduğu, Başbakan`ın, bakanların görevlerinin Anayasa ve
kanunlara uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek ve düzeltici önlemleri almakla
yükümlü bulunduğu; yine Anayasa`nın 138/son maddesinde; yasama ve yürütme
organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda oldukları; bu organlar ve
idarenin, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği ve bunların yerine
getirilmesini geciktiremeyeceği kuralı bulunmaktadır.``
Gerekçede, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası`nın 28. maddesine göre,
Danıştay`ın, bölge idare mahkemelerinin, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve
yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarına karşı idarenin, tebliğ tarihinden
itibaren 30 gün içinde işlem tesis etmek veya eylemde bulunmak zorunda bulunduğu
belirtilerek, mahkeme kararlarını 30 gün içinde yerine getirmeyen kamu görevlileri
hakkında tazminat davası açılacağının da aynı yasada hükme bağlandığı
kaydedildi.
Ceza hukuku yönünden de yargı kararlarının gereklerini yerine getirmeyen kamu
görevlilerinin eylemlerinin, Türk Ceza Kanunu`nun 228. maddesi kapsamında suç
sayıldığına işaret edilen gerekçede, şu görüşlere yer verildi:
``Uygulamada yargı kararlarını yerine getirmeyenlerin suç işledikleri, tazminatla da
sorumlu tutulacakları kabul edilmektedir. Yargı kararını uygulamak durumunda
bulunanların, kararın eksikliğini veya yanlışlığını tartışma yetkileri
bulunmadığı gibi, bu kararları eksik uygulamaları, uygulamış gibi davranarak işlem
yapar gibi görüntü vermeleri de kararın uygulandığı sonucunu doğurmaz. Kararın 30
gün içinde uygulanmamış olması, kişisel sorumluluk için yeter sayılmaktadır.
Bu durumda, açıklanan yasal düzenlemeler ve somut olaydaki olgular birlikte
değerlendirildiğinde, yargı kararının gereğinin yerine getirilmemesi biçimde
gerçekleşen davalıların haksız eylemi sonucunda,davacıların kişilik haklarının
zarar gördüğü benimsenmelidir. Yerel mahkemece, İmren Aykut dışındaki
davalıların sorumluluğu yönünde hüküm kurmak gerekirken, dosyadaki olgulara
yanlış anlam verilerek, istemin tümden reddedilmiş olması, usul ve yasaya uygun
düşmediğinden, kararın bozulması gerekmiştir.``
Yargıtay`ın bu kararının ardından tazminat davası, Ankara 5. Asliye Hukuk
Mahkemesi`nde yeniden görüşülecek.
|
YANIKOĞLU II MAĞAZASI AÇILDI
(Eski Mavi Market)
ismetbaytak@hotmail.com
bergamakuzeyege@hotmail.com |