baslik1.jpg (7323 bytes)      

market2.gif (15838 bytes)


29 EKİM 2001      SAYI: 430

baslik2.jpg (10108 bytes)

 Site İndeksi

Haberler

Köse yazıları

Politika kazanı

Kunye

Resmi telefonlar

Biraz Gülelim


Siyanürlü Altın ve Köylü Mücadelesi

İşçi partisi
Bergama İlçe Örgütü


Geçen ay Hulki Cevizoğlu'nun Ceviz kabuğu programında Bergama'daki altın madenciliği gündeme getirildi.
Tartışma iki cephe arasında geçti. Oysa sorunun esas cephesini oluşturan ve tarihe geçen Bergama köylü mücadelesi bu tartışmada tarafa olarak yerini alamadı. Bunlara kısaca değinelim.
Tartışmada çokuluslu Normandy şirketi cephesinde Necip Hablemitoğlu, Orhan Kural, Cengiz Özakıncı, Orhan Güçkan, DSP' li vekiller Hasan Özgöbek ile Erol Al yer aldılar ve açık açık altın madeni işletmeciliğini savundular.Bunu da tamamen ikiyüzlü bir şekilde bağımsızlık,yurtseverlik gibi yüce değerleri kullanarak yaptıkları için pek çok vatanseverinde kafasını karıştırmayı başardılar.
Çok fazla ayrıntıya girmeden iki nokta üzerinde durmak istiyorum.
Birincisi, bütün koşullar yerine getirilse bile ki bu mümkün değil, bu bölge birinci derecede deprem kuşağında bulunmaktadır. 1939 yılında bu bölgede 9 şiddetinde deprem olmuştur. Bergama altın madeninin yer aldığı Ovacık köyü ve bu köyün 20 km. uzağındaki Dikili ilçesi yerle bir olmuştur. Yani siyanürlü atık barajı tam bir fay hattının üzerinde bulunmaktadır.
İşbirlikçi kafalar dahil, bu işin bütün uzmanlarının hemfikir olduğu bir gerçek var ki, siyanürlü çamur atılamıyor. Bu durumda yaşanacak herhangi bir depremde atık barajını koruyan kil tabakası parçalanacak, içerisinde 4 bin ton siyanürün bulunduğu çamur çevreye yayılacak felaketlere yol açacaktır.
İkinci önemli nokta ise; sık sık ülke yararından bahseden bu zatların aslında çok uluslu emperyalist şirketlerin çıkarlarını savundukların görüyoruz. Normandy şirketinin yetkilisi olsun diğer uzmanlar olsun Bergama'dan 10 yılda brüt 300 milyon dolar civarında altın elde edileceğini söylemektedirler. Şirket maliyetini çıkardıktan sonra kalan paranın sadece % 10 unu vergiler vs. biçiminde ödeyecektir.
Bunlarda Türkiye'ciliğin, vatanseverliğin zerresi bile yok. Ufacık bir kırıntısı dahi olsaydı; hiç değilse, "bu altını emperyalist şirketler çıkaracağına, yöre insanına, zeytin ve çam ağaçlarına zarar vermeden biz çıkaralım derlerdi.
Alman cephesine gelince bugün ülkemiz NGO (hükümet dışı kuruluşlar) ın en fazla yoğunlaştığı bir coğrafyada bulunmaktadır. Eskiden misyoner örgütlerinin din adına yaptıkları faaliyetleri bu gün NGO lar (İnsan hakları ve demokrasi) adına, Bergama'da ise yurttaşlık bilinci ve yaşam hakkı, sivil itaatsizlik ve özgürlük adına yürütmektedir.
Alman Federal İşbirliği ve Kalkınma Bakanlığı Aralık 2000 tarihinde Alman NGO larının yöneticilerine "gizli" damgalı ve "Türkiye Konsepti" başlıklı bir yazı gönderiyor. Bakanlık gizli yazısında NGO lardan "Türkiye'de sivil toplumun geliştirilmesi için, başta Alman parti ve vakıfları olmak üzere tüm diğer organların sistemli bir çalışma yürütmesini istiyor.(1)
Öte yandan Almanya'da bütün siyasi partilerin kendi NGO ları vardır. Örneğin; Heinrich Böll Vakfı Yeşiller Partisi'ne aittir. Bütün vakıflar Alman devletinden para alırlar. Çalışmaları Alman istihbarat örgütleri ve bakanlıklar tarafından programlanır.
Birinci cephede yani; emperyalist çok uluslu şirketler yanında açık açık yer alanların ihanetlerini maskeleyebilmek için kullandıkları, bağımsızlık, yurtseverlik gibi kavramları Alman cephesinde yer alan Birsel Lemko ve yandaşları da kullanıyorlar. Buna karşılık halk içinde yaydıkları fikirleri ve ileri sürdükleri eylem önerilerini incelediğimizde esas olarak köylü mücadelesinin bağımsızlıkçı yönünün zayıflatmayı ve bertaraf etmeyi hedeflediklerini görüyoruz. Nedir bunlar?
1-    "Bize ne Avrupa'dan, Amerika'dan Biz önce siyanürcü şirketi kovalım" fikrini yayıyorlar. Böylece şirketin arkasında yer alan Dünya Bankası, IMF ve AB nin rollerini gizliyorlar. Mücadelenin siyanürcü şirket ve bunların arkasında yer alan Batı ve Amerika'yı hedefleyerek başarılı olacağı gerçeğini saptıyorlar.
2-    "Hiçbir partiyi desteklemiyoruz" fikrini yayarak köylüler içinde örgütsüzlüğü körüklüyorlar ve emperyalizmin değirmenine su taşıyorlar. Atatürk'e sahip çıktıklarını söylüyorlar ama Atatürk'ün bir örgütle yani Kuva-yı Milliye ile Kurtuluş savaşını başardığını gizliyorlar.
3-    Asker düşmanlığı yapıyorlar. Yerel bir takım olayları gerekçe göstererek genel olarak Türk askerini karalayan bir çizgi izliyorlar. Bu tutumla da bölücülüğün, irticanın , mafya ve hortumcunun üzerine giden askerimizi yıpratıyorlar.
Yapmak istedikleri fakat ulusalcı güçlerin engellediği eylemlerden çarpıcı olan sadece iki örneği belirtelim:
A)    Yunanistan'a topluca iltica eylemi yapalım.
B)    B) New York, Londra ve Paris baro başkanlarını çağırıp toplantı düzenleyerek Türkiye'yi onlara şikayet edelim
Görüldüğü gibi bütün bu fikirler ve önerilen eylemler emperyalizmin ulus devletimizi çökertmesine hizmet edecek türde eylemlerdir.
Sorunun asıl cephesine gelince; Bergamalı köylülerin 10 yıldır sürdürdüğü mücadele tarihe geçmiştir. Ceviz Kabuğunda yapılan tartışmalar yöre köylülerini ve bizzat mücadelenin önderlerini hayretler içine düşürmüş, zaman zamanda güldürmüştür.
1-    Yöre köylüleri Alman devleti adına çalışan Birsel Lemke ve bunlarla ilişkide olan "Sözde Önder" leri çok iyi biliyorlar. Ve mücadelelerini Alman devletinin yönlendirdiğini ileri sürenleri de lanetle anıyorlar.
2-    Köylüler mevcut işbirliği ve ihanetin özellikle son iki yıldır farkında olmuş, son derece ustaca bir taktik izleyerek mücadelenin bağımsızlıkçı yönüne kesinlikle gölge düşürmemişlerdir. Örgütlü mücadelelerini sürdürmeye kararlıdırlar.



YANIKOĞLU II

HİZMETİNİZDE

YANIKOĞLU SÜPER MARKETİN İKİNCİ MAĞAZASI AÇILDI

(Eski Mavi Market)

baytak.gif (9634 bytes)

 

ismetbaytak@hotmail.com

bergamakuzeyege@hotmail.com

 

 

berg-int.jpg (4556 bytes)

 

cizgi1.jpg (425 bytes) cizgi2.jpg (579 bytes) cizgi3.jpg (545 bytes)

HER SALI GÜNCELLENİR