|
Siyanürlü Altın ve Köylü Mücadelesi
İşçi partisi
Bergama İlçe Örgütü
Geçen ay Hulki Cevizoğlu'nun Ceviz kabuğu programında Bergama'daki altın madenciliği
gündeme getirildi.
Tartışma iki cephe arasında geçti. Oysa sorunun esas cephesini oluşturan ve tarihe
geçen Bergama köylü mücadelesi bu tartışmada tarafa olarak yerini alamadı. Bunlara
kısaca değinelim.
Tartışmada çokuluslu Normandy şirketi cephesinde Necip Hablemitoğlu, Orhan Kural,
Cengiz Özakıncı, Orhan Güçkan, DSP' li vekiller Hasan Özgöbek ile Erol Al yer
aldılar ve açık açık altın madeni işletmeciliğini savundular.Bunu da tamamen
ikiyüzlü bir şekilde bağımsızlık,yurtseverlik gibi yüce değerleri kullanarak
yaptıkları için pek çok vatanseverinde kafasını karıştırmayı başardılar.
Çok fazla ayrıntıya girmeden iki nokta üzerinde durmak istiyorum.
Birincisi, bütün koşullar yerine getirilse bile ki bu mümkün değil, bu bölge
birinci derecede deprem kuşağında bulunmaktadır. 1939 yılında bu bölgede 9
şiddetinde deprem olmuştur. Bergama altın madeninin yer aldığı Ovacık köyü ve bu
köyün 20 km. uzağındaki Dikili ilçesi yerle bir olmuştur. Yani siyanürlü atık
barajı tam bir fay hattının üzerinde bulunmaktadır.
İşbirlikçi kafalar dahil, bu işin bütün uzmanlarının hemfikir olduğu bir gerçek
var ki, siyanürlü çamur atılamıyor. Bu durumda yaşanacak herhangi bir depremde atık
barajını koruyan kil tabakası parçalanacak, içerisinde 4 bin ton siyanürün
bulunduğu çamur çevreye yayılacak felaketlere yol açacaktır.
İkinci önemli nokta ise; sık sık ülke yararından bahseden bu zatların aslında çok
uluslu emperyalist şirketlerin çıkarlarını savundukların görüyoruz. Normandy
şirketinin yetkilisi olsun diğer uzmanlar olsun Bergama'dan 10 yılda brüt 300 milyon
dolar civarında altın elde edileceğini söylemektedirler. Şirket maliyetini
çıkardıktan sonra kalan paranın sadece % 10 unu vergiler vs. biçiminde ödeyecektir.
Bunlarda Türkiye'ciliğin, vatanseverliğin zerresi bile yok. Ufacık bir kırıntısı
dahi olsaydı; hiç değilse, "bu altını emperyalist şirketler çıkaracağına,
yöre insanına, zeytin ve çam ağaçlarına zarar vermeden biz çıkaralım derlerdi.
Alman cephesine gelince bugün ülkemiz NGO (hükümet dışı kuruluşlar) ın en fazla
yoğunlaştığı bir coğrafyada bulunmaktadır. Eskiden misyoner örgütlerinin din
adına yaptıkları faaliyetleri bu gün NGO lar (İnsan hakları ve demokrasi) adına,
Bergama'da ise yurttaşlık bilinci ve yaşam hakkı, sivil itaatsizlik ve özgürlük
adına yürütmektedir.
Alman Federal İşbirliği ve Kalkınma Bakanlığı Aralık 2000 tarihinde Alman NGO
larının yöneticilerine "gizli" damgalı ve "Türkiye Konsepti"
başlıklı bir yazı gönderiyor. Bakanlık gizli yazısında NGO lardan
"Türkiye'de sivil toplumun geliştirilmesi için, başta Alman parti ve vakıfları
olmak üzere tüm diğer organların sistemli bir çalışma yürütmesini istiyor.(1)
Öte yandan Almanya'da bütün siyasi partilerin kendi NGO ları vardır. Örneğin;
Heinrich Böll Vakfı Yeşiller Partisi'ne aittir. Bütün vakıflar Alman devletinden
para alırlar. Çalışmaları Alman istihbarat örgütleri ve bakanlıklar tarafından
programlanır.
Birinci cephede yani; emperyalist çok uluslu şirketler yanında açık açık yer
alanların ihanetlerini maskeleyebilmek için kullandıkları, bağımsızlık,
yurtseverlik gibi kavramları Alman cephesinde yer alan Birsel Lemko ve yandaşları da
kullanıyorlar. Buna karşılık halk içinde yaydıkları fikirleri ve ileri sürdükleri
eylem önerilerini incelediğimizde esas olarak köylü mücadelesinin bağımsızlıkçı
yönünün zayıflatmayı ve bertaraf etmeyi hedeflediklerini görüyoruz. Nedir bunlar?
1- "Bize ne Avrupa'dan, Amerika'dan Biz önce siyanürcü şirketi
kovalım" fikrini yayıyorlar. Böylece şirketin arkasında yer alan Dünya
Bankası, IMF ve AB nin rollerini gizliyorlar. Mücadelenin siyanürcü şirket ve
bunların arkasında yer alan Batı ve Amerika'yı hedefleyerek başarılı olacağı
gerçeğini saptıyorlar.
2- "Hiçbir partiyi desteklemiyoruz" fikrini yayarak
köylüler içinde örgütsüzlüğü körüklüyorlar ve emperyalizmin değirmenine su
taşıyorlar. Atatürk'e sahip çıktıklarını söylüyorlar ama Atatürk'ün bir
örgütle yani Kuva-yı Milliye ile Kurtuluş savaşını başardığını gizliyorlar.
3- Asker düşmanlığı yapıyorlar. Yerel bir takım olayları
gerekçe göstererek genel olarak Türk askerini karalayan bir çizgi izliyorlar. Bu
tutumla da bölücülüğün, irticanın , mafya ve hortumcunun üzerine giden askerimizi
yıpratıyorlar.
Yapmak istedikleri fakat ulusalcı güçlerin engellediği eylemlerden çarpıcı olan
sadece iki örneği belirtelim:
A) Yunanistan'a topluca iltica eylemi yapalım.
B) B) New York, Londra ve Paris baro başkanlarını çağırıp
toplantı düzenleyerek Türkiye'yi onlara şikayet edelim
Görüldüğü gibi bütün bu fikirler ve önerilen eylemler emperyalizmin ulus
devletimizi çökertmesine hizmet edecek türde eylemlerdir.
Sorunun asıl cephesine gelince; Bergamalı köylülerin 10 yıldır sürdürdüğü
mücadele tarihe geçmiştir. Ceviz Kabuğunda yapılan tartışmalar yöre köylülerini
ve bizzat mücadelenin önderlerini hayretler içine düşürmüş, zaman zamanda
güldürmüştür.
1- Yöre köylüleri Alman devleti adına çalışan Birsel Lemke ve
bunlarla ilişkide olan "Sözde Önder" leri çok iyi biliyorlar. Ve
mücadelelerini Alman devletinin yönlendirdiğini ileri sürenleri de lanetle anıyorlar.
2- Köylüler mevcut işbirliği ve ihanetin özellikle son iki yıldır
farkında olmuş, son derece ustaca bir taktik izleyerek mücadelenin bağımsızlıkçı
yönüne kesinlikle gölge düşürmemişlerdir. Örgütlü mücadelelerini sürdürmeye
kararlıdırlar.
|
YANIKOĞLU II
HİZMETİNİZDE
YANIKOĞLU SÜPER MARKETİN İKİNCİ MAĞAZASI AÇILDI
(Eski Mavi Market)
ismetbaytak@hotmail.com
bergamakuzeyege@hotmail.com
|