baslik1.jpg (7323 bytes)      

market2.gif (15838 bytes)


15 EKİM 2001      SAYI: 428

baslik2.jpg (10108 bytes)

 Site İndeksi

Haberler

Köse yazıları

Politika kazanı

Kunye

Resmi telefonlar

Biraz Gülelim


GÖZLEM

kaya.jpg (2578 bytes)

Ali Kaya

ÇİFTÇİLİĞİ NEDEN BIRAKTIM
KÖYÜMDEYİM

Göller Bölgesinin gülleri diyarındayım. Toroslar'ın eteğinde gül ve elma bahçeleriyle yeşillendirilmiş bir küçük ilçedeyim. Burası benim köyüm. Doğup büyüdüğüm, ilk adımlarımı, ilk oyunlarımı oynadığım; dağlarında davar, ovalarında kuzu güttüğüm, çilekeş insanlarının yanındayım şimdi..
Adını; 3 km. yakınından çıkarak, üzerinden akıp geçen toprağa yaşam veren AKSU ÇAYI'ndan alır. Tarihi, Doğu Roma İmparatorluğuna kadar uzanan bir geçmişe sahiptir.
Uzaktan bakıldığında Toroslar'ın başında zannedersin. İçinde yaşandığındaysa hiç de öyle olmayan, dağların arasında bir yerleşim birimi.. Burada insanlar deprem korkusu nedir bilmezler pek. Tarihinde depreme tanık olmamış hiç.. Bakımsız, oturulmayan evlerin çatılarındaki bazı kiremitler çatının ucuna kadar gelmiş. Üf desen düşecek. Ama ben o kiremitleri hep öyle görürüm. İki şiddetinde bir sallantı olsa düşecek.. Dünya sallanırken burası duymuyor öyle bir şey..
Avluları evlerinden geniş, odaları hanaylarından küçük bu taş yapıların çatıları, bahçesindeki ağaçlardan daha alçaktır. Dedelerden kalma bu evlerin kaderi, içinde yaşayan yaşlılarla aynıdır hemen hemen... Arada bir bakım ister. Birbirlerine bitişiktir çoğu. Çatı aktarılmazsa akar. Kışın zor koşullarına dayanamaz. Günlerce kar kalır çatıda. Altlarına dikmeler vurulur, yanlarına kuşaklar çakılır göçmesin, içinde yaşayan terkedilmiş ihtiyarların ömrüne denk düşsün diye... Zaten birbirlerine dayanarak ayakta durur bu evler..
İnsanları da öyle!.. Her evin erkeği ya da kadını yılda birkaç kez 15- 20 günlüğüne hastanelerde bakım görürler. Çalışmaktan ve iyi beslenmekten yorgun ve hasta düşen bedenleri hastane koğuşlarında iğne ilaç ve serumla dinlendirilerek eh bi parça iyileştirirler. Evden kahveye kahveden eve, yakın tarlaya giderken ellerinde hep baston bulunur yaşlıların.. Göçmesin, düşüp de bir yerlerini kırmasınlar diyedir bu önlem tıpkı içinde yaşadıkları evresiyle.
Tabanından tavanına hatılından kirişine, hanayından merdiveni ne ahşap olan bu evleri yaparken nice ormanlara kıyılmış zamanın da.. Dağda ağaç bırakmamışlar bu evleri yapmak için. Şimdi daha iyi anlıyor insan neden ormanların bittiğini.. Ağaçlar bir araya gelememişler ki orman olabilsinler!..
Çocuklar büyüdükçe önce ağalarına sonra babalarına benzer gittikçe.. Kızlar da önce ablarına büyüdükçe de analarına benzer buralarda.. Toroslar'ın sert ikliminden midir nedir, insanlar da serttir öfkelidir. Bir şey söylemeye gelmez parlayıp sinirlenir hemen.. Öfkeleri burunlarının ucundadır sanki.. Bu biraz da yokluktandır. Ürettiğinin para etmemesinden, emeğinin karşılığını alamamaktandır aslında..
Beni yazılarımdan tanıyan dostlarım; eli kalem tutan emekli bir öğretmen olarak bilirler belki de.. Oysa 8-10 yıldır çoğunuz gibi toprakla uğraşıyordum ben de. Geceleri kalem tutan bir eller gündüzleri kazma sallar, çapa yapar, ot yolardı. Elma bahçelerim var babadan kalan. Rahmetli babamın bıraktığı yerden devam ettirmek istedim işlerini. Üretime bu yönüyle de katkı koymak istedim. Diktiği ağaçlar kurumasın, hem kendi ekonomime hem de ülke ekonomisine artı getirsin dedik, olmadı. Her yıl 10-15 ton elma ürettim bu topraklarda. Pazarlamanın her türlüsünü denedim. Dalında sattım, kurtarmadı. Soğuk havaya koydum, toptan sattım yine zarar etti. İzmir'e götürdüm. Soğuk hava depolarına koydum. Azar azar çıkarıp sırtımda Pazar Pazar kasa taşıdım. Yine bir şey öğrenemedim. Hale indirdim simsarlar para kazandırmadı. Artık dayanacak gücüm de kalmadı, şevkim de!..
Bizim elmalar depolarda çürürken bu devlet, dünyanın taa öte ucundan Arjantin'den döviz ödeyip elma ithal etti ve üreticiye de ihanet etti. Çiftçisine destek vermesi gereken devlet hep köstek oldu bugüne dek..
Girdiler, her yıl katlanarak arttı. Elma fiyatları hep geri tepti her yıl biraz daha.. Bir atımlık ilaç 70-80 milyona mal olurken 170-180 tl. ye Pazar bile bulamadı bu millet.. Üretmeyen toplum kervanına bende katıldım bu yıl. Yetişmiş ağaçları kuruyup gitmesi için kendi haline bırakıyorum. Toprağa değil ama devlete kırgınım köyüm insanları gibi.
Kaç kez ilaçlama yapıldığı halde yine de elmaların yarısı iç kurdundan sakat. Bu yıl bir yerlerde bir bozukluk var ama biz bilemedik. Bilen biri varsa beri gelsin de bizi ikna etsin. Denetimsiz ilaç mı sürüldü piyasaya. Avrupa'nın günü geçmiş bozuk ilaçlarını mı kakaladılar bu yıl etiket değiştirip, bilemedik..
Çiftçinin karnını yarmışlar kırk kadar "gelecek yıl çıkmış" üretken, çalışkan köylü bu yıl da umduğunu bulamadı. Umudumuz gelecek yıl deyip hem yazımıza hem de üretime koyalım noktayı.
Zaten Batı bizden bunu istemiyor muymuş.



YANIKOĞLU II

HİZMETİNİZDE

YANIKOĞLU SÜPER MARKETİN İKİNCİ MAĞAZASI AÇILDI

(Eski Mavi Market)

baytak.gif (9634 bytes)

 

ismetbaytak@hotmail.com

bergamakuzeyege@hotmail.com

 

 

berg-int.jpg (4556 bytes)

 

cizgi1.jpg (425 bytes) cizgi2.jpg (579 bytes) cizgi3.jpg (545 bytes)

HER SALI GÜNCELLENİR