baslik1.jpg (7323 bytes)      

market2.gif (15838 bytes)


10 EYLÜL 2001      SAYI: 423

baslik2.jpg (10108 bytes)

 Site İndeksi

Haberler

Köse yazıları

Politika kazanı

Kunye

Resmi telefonlar

Biraz Gülelim


GÖZLEM

kaya.jpg (2578 bytes)

Ali Kaya

OKULLAR AÇILIRKEN
Üstlerinde formaları, sırtlarında çantaları, seker adımlarla koştular okullarına. Sevgiyle kucaklaşıp özlemlerini giderdiler o taş duvarlı okul bahçesinde... Öğretmenlerinin ellerinden öpenler, yanaklarından öpüldüler! Anne kısaltılmış saçlarının arasında. Sevgiyle sarsıldı o güzel başı!.. Bir ürperti, bir sıcaklık duydu bu okşayışta!
Kimileri sarışın, mavi gözleri boncuk boncuk... kimileri esmer, üzüm karası gözleri!... Geleceğe dönük umut dolu bakışları! Ana-babalarının gözündeki ve gönlündeki kadar güzel çocuklar!...
Sorunların ve zorlukların kendilerine düşen paylarını aşarak gelebilmişlerdi buralara.Büyük
Kentlerde semtler geçerek kırsal alanlarda dereler, tepeler, bayırlar aşarak, taşımalı sisteme de uyum sağlayarak ulaşabilmişlerdi buralara.Sayıları kadar çoktu sorunları. Sorunlarıyla gelen sorumlulukları... Şöyle yada böyle hepsini aşarak gelebilmişlerdi, o kutsal bildikleri yuvalarına.
Cumhuriyetimizin onuncu yılından beri söyleye geldiğimiz ve yürekten duyarak okuduğumuz "10 yılda 15 milyon genç yarattı her yaşta" sözlerindeki kadar çoktular. Bu yılda işte tam o sayıya ulaştı okullu çocuklarımız.Hani, Cumhuriyetimizin ilk yıllarındaki savaşlardan arta kalan nüfusumuza da denktiler.Her yıl artan sayılarıyla da ülke nüfusumuzun dörtte birini oluşturmaktaydılar.
Öğretmenleri ve diğer eğitim çalışmalarıyla birlikte 17 milyonu aşmıştı sayıları.Birleşip de sendikal bir güç oluşturabilseler, ülkede yer yerinden oynardı. Kendileriyle ilgili tüm yasa ve yönetmelikler kendi istemleri doğrultusunda gerçekleşirdi. Yarınların hak aramasını bilen toplumu, görmeliydiniz nasıl yetiştirdi o zaman
Oysa bu sessiz kitle; kendi geleceğiyle ilgili böylesine önemli bir konuda düşüncesi bile alınmadan, nasıl bir eğitim istediği sorulmadan; istemleri bilinmesine karşın hiç biri yerine getirilmeden; büyükleri nasıl uygun görmüşlerse öylece yönlendirilmeye çalışıldılar.
Üniversiteyle birlikle ömürlerinin üçte birini verdikleri bu yerde; kendi dar dünyamızda neyi nasıl istiyorsak, öyle bir zorlamayla yönlendirmeye çalıştık onları.
Düşünebilme ve her şeyi öğrenebilme açlığında toplanmışlardı "OKUL" denilen bu çatının altında. Gereği gibi yetiştiremedik, bilgilendiremedik onları... Oysa öyle beklentiler vardı ki bizlerden!...
Yaşamdan kopuk, hepten ezbere dayalı kuru bilgilerle doldurduk beyinlerini. Bir bölgenin yazlarının sıcak ve kurak, kışlarının ılık ve yağışlı olduğunu sular seller gibi ezberlettik de "FAY HATTI"ndan hiç söz etmedik onlara... Sineklerin trake borularını, solucanların halkalarını, sindirim sistemlerini, midyenin kan dolaşımını öğrettik de; bir deprem anında nasıl davranmamız gerektiğini ne yazık ki öğretemedik onlara. Bir DEPREM DEDE bulduk, il, ilçe ilçe dolaştırdık sayın IŞIKARA'yı. Öğrenciler onu çok sevdi. Deprem dedeleri onlara yaşamla ilgili bilgiler sunmuştu çünkü. Oysa okullarda yaşamdan kopuk kuru bilgiler verilmişti kendilerine. Ne yapsın öğretmen! Ona da öğretilmemişti yıllar önce hem programda da öyle bir şey yoktu üstelik Oysa deprem ne ilk nede son felaketiydi doğanın. Yer kürenin oluşumundan bu yana hep yaşana gelmişti.
Hep toprağın üstünü çizdik haritalar üzerine Göllerimizin derinliklerini, akarsularımız uzunluklarını, dağlarımızın yüksekliğini, ovalarımızın genişliklerini, yaylarımızın serinliklerini anlattık da; sanayi atıklarıyla denizlerimizi kimlerin kirlettiğini, yer altı ve yer üstü zenginliklerimizin kimlere peşkeş çekildiğini, kimlere.çıkar sağladığını-İZİN VERMEDİLER-anlatamadık çocuklarımıza!...
Binlerce yıllık ormanlarımızın her yıl yüzlerce hektarlık bölümünün yanıp kül olduğunu ve bu yangın yerlerinden bile kimlerin rant sağladığında da hiç söz etmedik edemedik. Su kaynaklarımızın giderek neden azaldığını dünyamızın ve mevsimlerin giderek değiştiğini ve bunun nedenlerini niçin ve nedenlerini tartışmadık sınıflarda, İZİN VERMEDİLER!...
Henüz temel eğitim sorununu bile çözememiş bir ülkede hep birlikte yaşıyoruz. İmamla türban takılmış eğitimimizin yıllardır patinaj yaptığını 7 alem herkes biliyor. İslam kökten dinciliğinin bayrağı olan türban, siyasi iktidarların da desteğiyle üniversite kapılarını nasıl zorladığını da biliyor herkes!....
Okullarda yemek verelim dedik, bayat yiyeceklerden toplu zehirlenmeler oldu.
21. yüzyılda bile biz, bir eğitimin temellerindeki taşla toprağa, harçla tuğlayı birbirine karıştırdık. Hiçbir şeyi yerli yerine oturtamadık. 78 yıllık Cumhuriyet tarihimizde eğitimimizi köklü bir "DEVLET POLİTİKASI" haline getirememenin acılarını yaşıyor, sıkıntılarını çekiyoruz ulusça!... Her iktidar kendi politikalarına göre yön verdi okullara. Kuran kursları türedi. Geleceğe kötü tohumlar ekildiğinin kimse farkına varmadı. Cami sayısı okul sayasını geçti. İmam okulları sanat okullarını katlarken, yozlaşma ivme kazandı bu ülkede...
Bakalım daha nereye kadar gider bu başı bozukluk, hep birlikte yaşayarak göreceğiz....



YANIKOĞLU II

HİZMETİNİZDE

YANIKOĞLU SÜPER MARKETİN İKİNCİ MAĞAZASI AÇILDI

(Eski Mavi Market)

baytak.gif (9634 bytes)

 

ismetbaytak@hotmail.com

bergamakuzeyege@hotmail.com

 

 

berg-int.jpg (4556 bytes)

 

cizgi1.jpg (425 bytes) cizgi2.jpg (579 bytes) cizgi3.jpg (545 bytes)

HER SALI GÜNCELLENİR