|
Nezih
Öztüre’nin
e-mail‘inden
nezih@ozture.com
Kırmızı elma
1942'de , soğuk bir günde bir Nazi toplama kampının içindeki yalnız, genç bir adam,
dikenli tellerin ardından genç bir kızın geçtiğini görür. Kız da ayni şekilde
genci görünce heyecanlanır.
Duygularını ifade etme çabasıyla çitin üzerinden kırmızı bir elma atar: bir
hayat, umut ve sevgi işareti.
Genç adam eğilerek elmayı alır. Parlak bir ışık onun karanlığını delmiştir.
Ertesi gün, bu genç kızı yeniden görmeyi umut etmenin bile çılgınca olduğunu düşünmesine
rağmen, çitin ötesine bakmaktan kendini alıkoyamaz. Dikenli tellerin diğer yanındaki
genç kız ise, kendisini bu denli heyecanlandıran yüzü yeniden görmeyi arzular.
Elinde elma ile hazırlıklı gelmiştir. Tipi ve dondurucu havaya rağmen kız, elmayı
dikenli tellerin üstünden uzattığında, iki kalp bir kez daha sıcak duygularla dolar.
Bu sahne birkaç gün boyunca tekrarlanır. Tellerin ardındaki iki genç insan, sadece
bir an ve sadece birkaç kelime edebilmek için bile olsa birbirlerini görmek için sabırsızlanırlar.
Bu iletişim sırasında, her zaman açıklanamaz biçimde sıcak duygular hakimdir.
Bu anlık karşılaşmaların sonuncusunda, genç adam kaşlarını çatarak, " Yarın
bana elma getirme, burada olmayacağım. Beni başka bir kampa götürüyorlar," der.
Genç adam geri dönüp vedalaşmayacak kadar buruk bir şekilde uzaklaşır. O günden
itibaren, kederli anlarında o tatlı kızın yatıştırıcı görüntüsü gözlerinde
canlanır. Gözleri, sözleri, nezaketi, kırmızı elması, gece kabuslarını sakinleştirircesine
tekrar ve tekrar gözlerinde canlanırdı. Genç adamın tüm ailesi savaşta ölmüştü.
Tanıdığı hayat bütünüyle yok olmuş, sadece bu bir tek anı canlı kalarak
kendisine umut vermeyi sürdürmüştü.
10 sene sonra 1957'de Amerika Birleşik Devletleri'nde, her ikisi de göçmen olan fakat
birbirlerini tanımayan iki yetişkin arkadaşları aracılığıyla randevulaşırlar.
" Savaş sırasında neredeydin?" diye sorar kadın.
" Almanya'da, bir toplama kampındaydım," diye yanıtlar adam.
" Toplama kampındaki bir gence, elma attığımı anımsıyorum, " der kadın.
Adam şaşkınlıkla konuşmaya başlar: " Bir gün o genç sana, ' Artık elma
getirme, çünkü başka bir kampa gönderiliyorum, ' dedi mi?"
" Aa, evet," diye yanıtlar kadın " fakat sen bunu nasıl biliyorsun?
"
Adam kadının gözlerine bakarak, " O genç, benim, " der.
Kısa bir sessizlikten sonra devam eder: " O zamanlar senden ayrılmıştım ve bir
daha sensiz olmak istemiyorum. Benimle evlenir misin?"
Birbirlerini kucaklarken, kadın " Evet " der.
1996 yılının Sevgililer Gününde Oprah Winfrey televizyon şovunun çekimlerinde, ayni
adam kırk yıllık eşine beslediği sevgiyi bir kez daha anlattı. " Beni toplama
kampında besledin, tüm bu yıllar boyunca beni besledin; artık açlığım, sadece
senin sevgine."
Yitta Halberstam/ Judith Leventhal / çeviri: Anita Tatlier
Küçük Mucizeler kitabından alınmıştır
|
YANIKOĞLU II
HİZMETİNİZDE
YANIKOĞLU SÜPER MARKETİN İKİNCİ MAĞAZASI AÇILDI
(Eski Mavi Market)
ismetbaytak@hotmail.com
bergamakuzeyege@hotmail.com
|