kuzeyege

Site İndeksi

MERHABA

İbrahim Baytak

KİM AF ETTİ?

Af kapsamı genişledi. Gazeteler "AF' I ANAYASA MAHKEMESİ GENİŞLETTİ" diyorlar. Gerçekten Af' ı kim genişletti.? Görevini kötüye kullanan bürokratları, Belediye başkanlarını kim AF' a dahil etti? Usulsüz kredi veren banka müdürlerini kim af etti? Medyanın yazdığı gibi Anayasa Mahkemesi mi?
Af yasası gündeme geldiğinde sonucun böyle olacağını haykıranları sanki medya unuttu. Veya kasıtlı olarak böyle davranıyor. O zaman halkın büyük çoğunluğu "AF ÇIKMASIN" diye haykırmamış mıydı? .
Şöyle bir hafızamızı tazeleyelim. Siyasi iktidar (Aslında Rahşan ECEVİT) iki yıl bıkmamış usanmamış AF' ı gündemde tutmuştu. Sonunda af yasası TBMM de kabul edilmişti. Cumhurbaşkanı veto ettiği halde hiç değişiklik yapılmadan tekrar kabul edilmiş, Cumhurbaşkanı onaylamak zorunda kalmıştı.
Cumhurbaşkanı bu yasaya karşı olduğu halde Anayasa Mahkemesine gitmemişti. Gitmemişti çünkü, Yasa Anayasa mahkemesine giderse kapsamı genişleyebilir, AF edilmeleri istenmeyen, af edildikleri taktirde halkın tepkisine neden olacak kişilerde AF edilebilirlerdi. İŞTE BUNUN İÇİN CUMHURBAŞKANI YASAYI ANAYASA MAHKEMESİNE GÖTÜRMEMİŞTİ.
Peki yasa Anayasa mahkemesine nasıl gitti? Yerel mahkemelerde yargılanan ve yasaya göre "af edilmedin" denenler dediler ki ; "Bu yasaya göre aslında benimde cezamın ertelenmesi lazım, benim de af edilmem lazım. " Yerel mahkeme de ve Anayasa Mahkemesine sordu, "mahkememizde yargılanan şu kişi de af yasasından yararlanması gerekir mi?" Anayasa mahkemesi de "çıkarılan af yasası, her ne kadar şu suçlardan yargılanan kişiler yararlanamaz diyorsa da, Anayasanın eşitlik ilkesine göre yararlanmaları gerekir." İşte bu nedenle şimdi GÖREVİNİ KÖTÜYE KULLANAN, USULSUZ KREDİ VEREN VE AF EDİLMELERİNE AF YASASINI ÇIKARANLARIN BİLE BELKİ KARŞI OLDUĞU KİŞİLER AF' tan veya CEZA İNDİRİMİNDEN YARARLANIYORLAR.
AF veya CEZA ERTELEMESİ yasasını çıkaranlar sonucun böyle olacağını biliyordu. Fakat şimdi "biz affetmedik, Anayasa mahkemesi af etti" diyecekler. Buna kim inanacak?
TEKNOTRAT HÜKÜMETİ veya KURTARICI
Serdar Turgut, teknokratlar hükümeti istemiş ya, bizim demokrat medyamız, iş adamlarımız, aydınlarımız hep birlikte karşı çıkıyorlar. Birçoğunun samimi olmadığını dünya kainat biliyor. Siyasi yelpazede kendine yer bulamayanların bir çoğu, kısa yoldan bu günkü siyasi kadroların tasfiye edilsin, kendine yer açılsın diye beklemiyor mu? Ama bunu söyleyemezler. Demokratlar ya. Yarın "ben karşı çıktım, ama engel olamadım" deyip, timsah göz yaşları döküp demokrat geçinecekler.
Örneğim FP nin kapatılmasına karşı çıkanların kaçı söylediklerinde samimi? FP lilerin bir çoğu, partinin kapatılması için belki dua ediyordu. Parti kapanmadan yenilikçiler ayrılamıyor, gelenekçiler yenilikçileri partiden atamıyordu. Herkes yerini buldu.
Yapılan anketlerden çıkan bir sonuç da, insanların birbirine de güvenmediğini gösteriyor. Peki eşine, dostuna, arkadaşına güvenmeyen, içi ile dışı, özü ile sözü, fikri ile zikri bir olmayan toplumda, kim kime, nasıl güvenecek? Peki bize nasıl kim inanıp güvenecek?
Birileri gelsin sorunları çözsün diye bekliyoruz Birbirimize güvenmezken birilerine nasıl güvenebiliriz? O birileri gelirde kendilerini KRAL ilan ederse? (Olmaz ya, ) Diyelim birileri başa geldi. Anayasa ve yasaları demokrasinin bütün kurallarına uygun hale getirdi. Enflasyon, hayat pahalılığı önlendi. İşsizlik sorunu çözüldü. Rüşvet alan, yolsuzluk yapan, devleti hortumlayanlar hapse atıldı.
Peki daha sonra iktidara gelenlerin "AF" çıkarmasını nasıl ve kim engelleyecek? Ülkeyi bu günkü duruma getiren, hapis ve siyaset yasağı bulunanları "AF" etmeğe kalkarlarsa "TÜRKİYE SENİNLE GURUR DUYUYOR" demeyeceğimizi kim bilebilir?
Yok olmaz diyen varsa, madem daha önce nasıl ve neden böyle olduğunu, 40 yıldır ülkeyi bu duruma getirenlere neden karşı çıkılamadığını, hala daha ülke yönetiminde söz sahibi olduklarını bize nasıl açıklayacaklar?
İyi yönetimler de, kötü yönetimler de bizim eserimiz. Elini taşın altına sokmadan, hiçbir çaba harcamadan hiçbir şeyi değiştiremezsin. Bir ata sözümüz var. "Sen eşek olduktan sonra, paldım vuran çok olur." Yalan mı?



23 TEMMUZ 2001 SAYI: 416