|
Mahkeme kararı
T.C.
1.İDARE MAHKEMESİ
ESAS NO: 2000/896
KARAR NO: 2001/485
DAVACILAR
1-Fevzi Erişti
2-Demirali Umaç
3-Mehmet Ayman
4-Mehmet İrgit
5-Osman Altıparmak
6-Yılmaz Acar
7-Yaşar Karaağaç
8-Halit Yılmaz
9-Tarkan Gürbüz
10-Nurittin Ünal
11-Mustafa Palaz
12-Mehmet Kurunaz
13-Sefa Taşkın
14-Özcan Durmaz
15-Ömer Turan
16-Mustafa Döğer
17-Ahmet Karagöz
18-Mustafa Demircan
VEKİLLERİ
Av. Senih Özay
Ve 24 avukat arkadaşı
DAVALI T.C. Başbakanlık-ANKARA
DAVACILAR YANINDA
DAVAYA KATILANLAR
1-Türk Tabibler Birliği
VEKİLİ Av. Mustafa Güler
2-İzmir Tabib Odası
VEKİLİ Av. Zeynep Şişli
DAVALI İDARE YANINDA
DAVAYA KATILAN:
Eurogold Madencilik A.Ş.
VEKİLİ: Av. Dr. Metin Günday- Av. Selçuk Ömerbaş- Av. Günay Özgökçen
DAVANIN ÖZETİ
İzmir İli, Bergama İlçesi, Çamköy-Ovacık mevkiinde bulunan ve Eurogold Madencilik
A.Ş. tarafından yapılacak altın madeni işletmeciliği ile ilgili olarak TUBİTAK'tan
alınan rapora göre, (işletmeye verilen izinlerin iptaline ilişkin) yargı kararında
belirtilen risk faktörlerinin anılan proje ile ilgili olarak alınmış olan ilave
tedbirlerle ortadan kalktığı ve bu nedenle ilgili Bakanlıkların (İçişleri Bakanlığı,
Sağlık Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Enerji ve tabii Kaynaklar
Bakanlığı, Orman Bakanlığı, Çevre Bakanlığı) konuyu yeniden değerlendirmek
suretiyle işlem teemmül ettirmeleri gerektiği yolundaki 5.4.2000 günlü ve B.02.0.MÜS.0.13.00.00.263
sayılı işlemin; sözü edilen altın madeni işletmesine Çevre Bakanlığı'nca
verilen iznin iptaline ilişkin yargı kararının kesinleştiği, kesinleşen yargı
kararının son derece net olan gerekçesi karşısında idarece madenin ivedilikle kapatılması
gerekirken, hukuken kabul edilmesi mümkün olmayan hukuka karşı yöntemler ile dava
konusu işlemin tesis edildiği, yargı kararı ile iptal edilen izin ve ruhsatların
hukuken hükmü kalmamış iken ve Anayasa ve İdari Yargılama Usulü Kanununun açık hükümlerine
rağmen tesis edilen işlemin "Hukuk Devleti" ilkesine ve Anayasaya aykırı,
sadece madeni işleten firmanın çıkarlarına yönelik bir işlem olduğu iddiaları ile
iptali istemidir.
Savunma özeti:
İptali istenen işlemin kesin ve yürütülebilir bir işlem niteliğinde olmayıp,
sadece altın madeni işletmesi hakkında TÜBUTAK tarafından düzenlenen rapordaki
hususların ve Çevre Bakanlığı'nın görüşünün ilgili ve yetkili makamlara
sunulmasına yönelik bir iç yazışma olduğu, davanın bu nedenle reddi gerektiği
gibi, Çevre Bakanlığı'nın madene izin vermesine ilişkin işlemin iptali yolundaki
yargı kararının derhal ve tamamen uygulandığı, davacıların yargı kararını her
ne şart altında olursa olsun madende faaliyette bulunulmayacağı şeklinde yorumladıkları,
ancak yargı kararında sözü geçen olası risk faktörlerinin iptal edilen işlemin
tesis edildiği tarihteki risk faktörleri olduğu, karardan Türkiye'de "Siyanür Liçi"
ile altın madeni işletmeciliği yapılamayacağı sonucuna varılmasının mümkün
olmadığı, önceki davalara konu edilen işlemin tesis edildiği tarihteki önlemlerin
olası risk faktörlerini ortadan kaldırmayacağının tespit edilmiş olmasının, daha
sonra getirilen fenni tedbirlerle faaliyetin yaratacağı etkilerin yada risklerin kabul
edilebilir sınırların altında olduğuna dair bir tespitin değerlendirmeye alınmasına
engel oluşturmayacağı, yargı kararlarının, faaliyetin o günkü koşulları ile bağımlı
olup, kararı salt faaliyetle bağımlı görmenin Çevre Kanunu'na aykırı olduğu, diğer
yer altı kaynakları gibi altın madenlerinin işletilmesinin de ülkemiz ekonomisi ve
kamu yararı açısından büyük önem arz ettiği, konunun Türkiye'deki tüm altın
madenlerini ve uygulanacak yöntemi de ilgilendirmesi dikkate alınarak TÜBİTAK tarafından
uzmanlar heyetine yaptırılan inceleme sonucu düzenlenen raporda işletmedeki risklerin
tümüyle giderildiği, yada kabul edilebilir limitlerin çok altına çekildiğinin ve
tesisin uygulanmakta olan en uygun teknolojiyi yansıttığının belirtildiği, bu
durumun Çevre Bakanlığı'nca da teyid edildiği ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nca
da rapordaki görüşlere katıldığı, oluşan yeni koşulların ve olayların değerlendirmeye
alınmayacağı iddiasına dayanılarak açılan davanın haksız ve dayanaksız olduğu
ileri sürülerek usulden ve esastan da reddi gerektiği savunulmuştur.
DAVACILAR YANINDA DAVAYA KATILAN TÜRK TABİBLER BİRLİĞİNİN BEYANININ ÖZETİ:
Dava konusu işlem ile Bergama-Ovacık'da siyanür ile altın çıkarılmasına izin
verilmesine ilişkin işlemin iptaline ilişkin yargı kararının bertaraf edilmesine ilişkin
girişimlerin ve yeni işlemlerin önünün açıldığı, konunun halk sağlığı
boyutunu değerlendirmek üzere uzman hekimlere hazırlattıkları raporda; "siyanür
liç" yönteminde kullanılan siyanürün çevre ve insan sağlığı için ileri
derecede toksit olduğunun cevherde bulunan diğer ağır metallerin insan sağlığını
doğrudan tehdit edebileceğinin, TÜBİTAK tarafından hazırlanan raporun herhangi bir
uygulamaya dayanmadığı, bir çok çelişki içerdiği ve üslup açısından da
bilimsel bir çevreye oturmadığının belirtildiği, dava konusu işlemin hukuka aykırı
olduğundan iptali gerektiği ileri sürülmektedir.
DAVACILAR YANINDA DAVAYA KATILAN İZMİR TABİP ODASININ BEYANININ ÖZETİ:
Bergama'da siyanür liç yöntemiyle işletilmek istenen altın madenciliğinin çevre ve
insan sağlığına zarar verici olduğu, bu konudaki kesinleşmiş yargı kararına rağmen,
hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti ilkeleri gözetilkmeksizin bu konuda .... sağlığına,
kamu yararına ve hukuka aykırı olduğu, dava konusu işlemin iptali gerektiği ileri sürülmektedir.
DAVALI İDARE YANINDA DAVAYA KATILAN EUROGOLD MADENCİLİK A.Ş. BEYANININ ÖZETİ:
Ortada iptal davasına konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem bulunmadığı,
dava konusu edilen Başbakanlık yazısının doğrudan uygulanabilme ve üçüncü kişiler
üzerinde etkilerini yaratabilir gücü bulunmadığı, bu yazı çerçevesinde ilgili
bakanlıklarca izin ve ruhsat verilmesi halinde bu işlemlerin dava konusu edilebileceği;
işletmelerine verilen izinin iptali yolundaki yargı kararından sonra 3 yılı aşkın süredir
üretime yönelik hiçbir faaliyette bulunmadıkları, yargı kararının tüm sonuçlarıyla
uygulandığı, kesinleşen iptal kararının daha tesis kurulmadan önce hazırlanan CED
raporunda belirtilen olası risklere dayandığı tamamlanmış olan alınmış olan ilan
tedbirleri yada yapılan ilave yatırımlarla olası risklerin tanıtımın giderildiği,
bu durumun TÜBİTAK'ın denetim ve gözelimizde yapılan inceleme ve bunun sonucundan düzenlenen
raporda da sabit olduğu davanın reddi gerekliği yolundadır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren İzmir İdare Mahkemesi'nce işin gereği görüşüldü
Dava İzmir İli Bergama İlçesi Çamköy, Ovacık mevkiinde bulunan ve Eurogold
Madencilik A.Ş. tarafından yapılacak altın madeni işletmeciliği ile ilgili olarak TÜBİTAK'tan
alınan rapora göre; (işletmeye verilen izinlerin iptaline ilişkin) yargı kararında
belirtilen risk faktörlerinin anılan proje ile ilgili olarak alınmış olan ilave
tedbirlerle ortadan kalktığı ve nedenle ilgili Bakanlıkların (İçişleri Bakanlığı,
Sağlık Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı, Orman Bakanlığı, Çevre Bakanlığı) konuyu yeniden değerlendirmek
suretiyle işlem tekemmül ettirmeleri gerektiği yolundaki 5.4.2000 günlü ve B.02.0 MÜS.0.13.00.00.263
sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Dava konusu işlemi tesis eden Başbakanlığın, tüm Bakanlıklar arasında koordinasyon
sağlama görevi ve gereğinin yapılması için İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı,
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Orman
Bakanlığı ve Çevre Bakanlığı'na dağıtımı yapılan dava konusu yazının içeriği
ve son cümlesinde yer alan "...... söz konusu madenle ilgili olarak Bakanlığınızı
ilgilendiren hususlarda gereken işlemlerin tekemmülü ve sonucun tarafımıza
bildirilmesini rica ederim." İfadesi de dikkate alındığında, ilgili Bakanlıklara,
uyuşmazlık konusu altın madeninin faaliyete geçmesi için izin, ruhsat ve bu gibi işlemleri
tesis etmeleri yolunda talimat verme niteliğinde olan dava ............ yürütülmesi
gereken bir idari işlem olduğu sonucuna varıldığından, aksi yönde davalı idarece
ve davaya katılan Eurogold Madencilik A.Ş.'nce ileri sürülen iddialar yerinde görülmeyerek
işin esnasına geçildi.
Anayasanın 138. maddesinin dördüncü fıkrasında Yaşama ve Yürütme organları ile
idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını
hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez." Hükmü
yer almıştır.
Dava ve Mahkememizin E: 1997/636 sayılı dava dosyalarının birlikte incelenmesinden, İzmir
Bergama Ovacık ve Çamköy Köyleri çevresinde Eurogold Madencilik A.Ş. tarafından yapılacak
altın madeni işletmeciliğine; taahhütname koşullarının yerine getirilmesi, işletme
öncesinde, işletme sırasında ve işletme kapandıktan sonra firmanın sorumluluğunun
son ermesine kadar geçecek süre içersinde İzmir Valiliği'nin başkanlığında ve
koordinatörlüğünde oluşturulacak İzleme Denetleme Komisyonunca faaliyetin taahhütname
çerçevesinde izlemesi ve denetlenmesi, çevre mevzuatına uyulması, ilgili kurum ve
kuruluşlar tarafından yürürlükteki mevzuat uyarınca diğer önlemlerin alınması
kaydıydı izin verilmesine ilişkin Çevre Bakanlığı işleminin iptali istemiyle açılan
davada Danıştay Altıncı Dairesi'nin 13.5.1997 gün ve E. 1996/5477, K: 1997/2312 sayılı
bozma kararına uyularak Mahkememizin 15.10.1997 günlü ve E:1997/636, K: 1997/877 sayılı
kararıyla dava konusu işlemin iptaline karar verildiği, bu kararımızın Danıştay
Altıncı Dairesi'nin 1.4.1998 günlü, E:1998/511, K: 1998/1829 sayılı kararı ile
onanarak kesinleştiği, daha sonra Eurogold Madencilik A.Ş. tarafından 12.10.1998
tarihinde Çevre Bakanlığı'na yapılan başvuruda, ruhsat alındığı tarihte taahhütte
bulundukları her türlü çevre tedbiri ve yatırımı gerçekleştirdiklerinden
faaliyet.........yürürlükteki mevzuata .....uygun çevre tedbirleri alıp almadıklarının
tespiti isteminde bulundukları ve 28.1.1999 tarihinde de aynı Bakanlığa, tesiste yaptıkları
ilave ve ek önlemleri ve risk faktörlerinin tamamını ortadan kaldırdıklarını
anlatan "Ovacık Altın Madeni İnsan Sağlığı ve Çevre Yatırımları Tam Güvenilirlik
Raporu" adı altında düzenledikleri raporu sunarak gereğinin yapılması isteminde
bulundukları, diğer yandan 3.3.1999 tarihinde Başbakanlığa yazdıkları yazıda
"Aralık-1997 itibariyle, Çevre Bakanlığı'na 1994 yılında verilmiş bulunan tüm
taahhütlere sadık kalınmakla birlikte ayrıca çeşitli ilave çevre tedbirleri de alınarak
tamamlanan altın madeni üretim tesislerinin uluslar arası çevre standartlarının çok
ötesinde üstün bir çevre teknolojisi ile işletme faaliyetine hazır durumda olduğu
belirtilerek, risk faktörlerinin belirlenmesi için tesisin incelettirilmesi ve bu
konudaki değerlendirmelere göre ilgili kuruluşlara talimat verilmesi isteminde
bulunmaları üzerine, Başbakanlıkça TÜBİTAK'tan madende risk faktörü olup olmadığının,
aralarında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çevre bakanlığı temsilcilerinin
de bulunduğu bir komisyonca incelenmesinin istendiği TÜBİTAK tarafından inceleme
sonucu düzenlenen raporda sonuç olarak özetle;
1-İlgili Danıştay kararında insan ve çevre sağlığını tehdit ettiği öne sürülen
risklerin tümüyle giderildiği yada kabul edilebilir limitlerin çok altına çekildiği.
2-Tesisin mevcut özellikleri ile, gerek üretim teknolojisi gerekse sağlanmış olan çevresel
koşullar açısından dünyada altın madenciliği için öngörülüp uygulanmakta olan
en uygun teknoloji düzeyini yada daha iyisini yansıttığı.
3-Bu şekilde inceleme konusu olan tesisin ve aynı koşullarda benzerlerinin, çevre
uyumlu ve duyarlı birer iktisadi faaliyet olarak işletmeye geçirilmelerinin sürdürülebilir
kalkınma kavramı çerçevesinde ........ açısından uygun ve yararlı olacağı kanısına
varıldığının belirtilmesi ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çevre Bakanlığı'nca
da raporda belirtilen görüşlere katılması üzerine dava konusu işlemin tesis edildiği
anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusu altın madeni işletmeciliğine Çevre Bakanlığı'nca verilen izinin
iptali istemiyle açılan davada, gerek Danıştay Altıncı Dairesi'nin bozma kararında
gerekse buna karara uyularak Mahkememizce verilen ve Danıştay'ca onanarak kesinleşmenin
15.10.1997 gün ve E: 1997/636, K:1997/877 sayılı kararımızda, Çevresel Etki Değerlendirme
Raporu ve sözü edilen davada Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen
raporda, altın madenciliğinde, liç işleminde kullanılan siyanür ve ortaya çıkacak
diğer ağır metallerin çevre ve insan sağlığı için olumsuz etkiler yaratacak olası
bir risk ve tehdit unsuru oluşturduğu, özellikle çok kuvvetli bir zehir olan siyanürün
toprağa, suya ve havaya karıştığı zaman her türlü canlı açısından zararlı
olduğu, dolayısıyla proses gereği atık barajlarına pompalanan siyanürlü atıkların,
geçirimsiz olarak planlanan bu atık barajlarından oluşabilecek sızıntılar nedeniyle
su kaynaklarına ve diğer kullanım alanlarına ulaşma olasılığı bulunduğu ve siyanürle
altın madeni işletilmesindeki risk unsurunun ön plana çıktığı, ayrıca aynı risk
sebebiyle bu bölgelerdeki flora ve faunanın da bozulma tehdidi altında kaldığının
anlaşıldığı belirtilerek, bu raporda da öngörülen olası risk faktörleriyle çalışan
ve bu riskin gerçekleşmesi halinde doğrudan veya çevrenin bozulması ile dolaylı
olarak insan yaşamını etkileyeceği kesin olan siyanür liçi yöntemi ile altın
madeni işletilmesine izin verilmesi yolundaki işlemde kamu yararına uygunluk bulunmadığı
gerekçesiyle, verilen iznin iptaline karar verilmiştir.
Sözü edilen kararımızın gerekçesini oluşturan ve Çevresel Etki Değerlendirme ve
bilirkişi raporlarında da öngörülen "risk faktörlerinin işletmede görülen,
tesise özgü teknik eksikliklerden ve alınan önlemlerin yetersizliğinden değil, sözü
edilen raporlarda da belirtildiği üzere, bölgenin 1. derece deprem kuşağında
bulunması, yer altı suyunun yağıştan ve yüzeysel akıştan süzülme ile oluşması
proje sahasında yağışların taşkınlara sebep olması, bölge topraklarının erozyon
potansiyeli gibi yörenin coğrafi ve iklim koşullarının etkilenebilirliği ve siyanürün
PH değerinin yağışlardan etkilenmesi, PH değerinin düşmesi durumunda siyanürün en
tehlikeli olan HCN gazına dönüşeceği, HCN'nin düşük kaynama noktasına sahip olduğu
için (25,7) atmosfere karışma riskinin yüksek olması, siyanürün büyük toprak
katmanları tarafından çok miktarda uzaklaştırılsa da zaman içinde hidroliz gibi
...... maddelerin yer altı suyu üzerinde olası etkisinin 20-50 yıl sürebileceği gibi
altın madenciliğinde altının elde edilmesi için kullanılan siyanür liçi yönteminden
kaynaklanan risk faktörleri olduğu açıktır.
Olayda ise Eurogold Madencilik Şirketince, kesinleşen yargı kararı ve bu karar uyarınca,
işletme izinlerinin iptaline rağmen tesise yeni ilaveler yapılarak, ek önlemler alındığından
söz edilip, iptal kararında belirtilen olası risklerin tamamen ortadan kaldırıldığı
gerekçesiyle Başbakanlığa başvurulmuş ve Başbakanlıkça TÜBİTAK'a hazırlattırılan
raporda da tesiste alınan önlemlerle risk faktörlerinin ortadan kaldırıldığı
belirtilmiş ise de; tesiste kullanılacak yöntemin eskisi gibi siyanür liçi yöntemi
olduğu açıktır.
Yargı kararlarında olayın incelenip tartışılması sonucu ifade edilen "risk ve
tehdit" unsurlarının altın madeni işletmesinde kullanılan siyanür liçi yönteminden
kaynaklandığı belirtilirken, bu risklerin Çevresel Etki Değerlendirme ve bilirkişi
raporlarında da öngörüldüğü ifadesinin, anılan yöntemden kaynaklanan risk ve
tehditlerin varlığının sözü edilen raporlarla da desteklendiği anlamını taşıdığı
açık olup; kararlardan bu risklerin alınacak ek önlemlerle giderileceği yolunda bir
sonuca ulaşmak mümkün değildir.
Kaldı ki, siyanür liçi yöntemle işletilen madenin işletme süresinin bitimi sonucu
kapatılmasından sonra da atık barajında biriken siyanür ve diğer ağır metallerin
etkisinin 20-50 yıl sürebilecek olmasının bölgede yaşayan insanların sağlıklı
bir çevrede yaşama hakkını tehdit eden insan yaşamı için çok uzun bir süre olan
20-50 yıl gibi bir sürede insanları huzursuz ve tedirgin bir yaşam sürme zorunda bırakması
gibi kabul edilebilir olmayan bir risk unsuru olduğu açıktır.
Yukarıda açıklandığı üzere, Bergama, Ovacık ve Çamköy köyleri civarında
bulunan altın madeninin doğrudan veya çevrenin bozulması ile dolaylı olarak insan yaşamını
etkileyeceği kesin olan siyanür liçi yöntemle işletilmesine izin verilmesi yolundaki
işlem kamu yararına aykırı bulunarak kesinleşmiş yargı kararı ile iptal edilmiş
iken, işletici şirketin tesiste bazı ilave yatırımlar yaparak ek önlemler aldığından
bahisle, "siyanürle altın arama yöntemi" ni yeniden tartışmaya açarak
davalı idareye başvurması üzerine konunun yeniden gündeme getirilerek ve TÜBİTAK
tarafından firmaca alınan önlemlerle risklerin ihmal edilebilir boyutlara indirildiği
yolunda düzenlenen rapor da esas alınarak, siyanür liçi yöntemle işletilecek olan
altın madenine izin verilmesi gerektiği yolundaki dava konusu işlem kesinleşmiş yargı
kararının uygulamada değiştirilmesi sonucunu ortaya çıkarmıştır ki, bu durumun
hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı açıktır.
Bu durumda, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline, aşağıda gösterilen 29.160.000
TL yargılama giderinin ve 54.000.000 TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak
davacılara verilmesine kullanılmayan 3.390.000 TL yürütmeyi durdurma harcının istemi
halinde davacılara geri verilmesine davaya katılanlar tarafından yatırılan posta ücretlerinden
artan kısımların istemleri halinde davaya katılanlara geri verilmesine 1.6.2001
tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|
YANIKOĞLU II
HİZMETİNİZDE
YANIKOĞLU SÜPER MARKETİN İKİNCİ MAĞAZASI AÇILDI
(Eski Mavi Market)
ismetbaytak@hotmail.com
bergamakuzeyege@hotmail.com
|