|
MERHABA
İbrahim Baytak
DEMOKRASİ
DSP kongresinde, genel başkan adayı Sema PİŞKİNSÜT'e divan tarafından söz
verilmemesi yanlış, ancak çok fazla önemi yok.
Esas önemli olan "konuşup konuşmaması için yapılan oylama ve oylamada 1189
DELEGEDEN sadece bir kişinin "KONUŞSUN" demesi.
BUNDAN DA ÖNEMLİSİ, "HAİN DIŞARI" DİYE SLOGAN ATILMASI, KONUŞSUN DİYEN
DELEGENİN YAKA PAÇA DIŞARI ÇIKARILMASI.
DYP kongresinde de benzer olay yaşanmıştı. Tansu ÇİLLER' in karşısında aday
Mehmet DÜLGER'e konuşma hakkı verilmiş, ancak salonda bulunan binlerce kişinin
protestoları, üzerine atılan her türlü madde sonucu sözleri anlaşılmamış, konuşmasını
tamamlayamamıştı.
Bütün bunlar partilerimizde, ülkemizde demokrasinin neden kurulamadığının, lider
hegemonyasının neden devam ettiğinin açık kanıtı değil mi?
BU GİBİ OLAYLAR ASLINDA SUÇUN BİZLERDE OLDUĞUNU, APAÇIK GÖZLER ÖNÜNE SERMİYOR
MU?
HALK GÜNLERİNE NE OLDU?
Belediye başkanlığının ilk günlerinde haftada bir, daha sonra 15 günde bir yapılan
halk günleri. Ayda bir mahalle kahvelerinde yapılan halk günleri ne oldu?
Neden yapılmadığı açık. Eğer bu toplantılar devam etse, vatandaş BAŞKANI ilk günlerde
olduğu gibi sessizce dinlemeyecek. "Verdiğin sözlere ne oldu." Diyecek. Üstüne
üstlük vatandaşı isyan ettirecek uygulamalar Başkanın yüzüne söylenecek. İşte
bunlar bilindiğinden halk günleri bitti.
Şimdi hiç kimseyi karşısına almadan, kimse ile tartışmadan, kimseye söz hakkı
vermeden NİKE GAZETESİNDE başkan söyleyeceklerini söylüyor. "ANCAK VATANDAŞ BAŞKANA
SORAMIYOR, SÖYLEYECEKLERİNİ SÖYLEYEMİYOR."
Başkan göreve geleli 2 yılı bitirdik. Neden bir basın toplantısı yapıp halka bilgi
vermedi? Neden halkın sorularını, sorunlarını dinlemedi? Bunu yapmadı çünkü halkın
tepkisinden çekindi.
Adaylığında neleri yapmak için söz vermişti, neler yaptı? Söz verdiklerinin hiç
birini yapmadı. Hiç söz vermediği bir çok şey yaptı. Haksızlık yapmayalım büyük
projeler hazırladı. Defalarca Ankara'ya gitti. Hükümetten, siyasetçilerden çeşitli
sözler aldı. Geldi her şey bitmiş gibi halka müjdeler verdi. Fakat sonuçta yapılan
hiçbir şey yok. Yapılan masraflar da boşa gitti. Hiçbir zaman gerçekleşmeyecek büyük
işlerle, projelerle uğraşırken, kolayca halledilebilecek küçük işler unutuldu.
Vatandaş diyor ki; "Belediye çalışanlarını dama taşı gibi bir oraya, bir
buraya gönderdi. Çalışanlara da vatandaşa da kızdı bağırdı. Babamı dinlemem
deyip bildiğini okudu. Randevu verdiği kişileri bile kapısında saatlerce bekletti. Seçimden
önce ekibimle geliyorum dediği halde ne partisi ne meclis üyelerini dinlemedi.
Belediyeyi şirket gibi görüp her hizmetten kar düşüncesinde. Belediyenin kamu
hizmeti yapan bir kurum olduğunu unuttu. Hizmet yapmadığı halde her şeye zam yaptı.
En son pazarcı ve sergicilerden yer parası için 6 aylık peşin para istedi. Üstelik köyden
biraz peynir, biraz yoğurt, yumurta getirip satacak, bunun yerine ihtiyacı olanları
alacak bir adımlık yerde sergi açan köylüden de bu parayı istedi. Başkan bilmiyor
mu ki? herkes günlük yaşıyor. Bırakın 6 aylık peşin vermeyi aylık verebilecek kaç
kişi var? Birçok kişi sergi açamıyor. Balıkçıları da şehir içinden kovaladı.
Kim giderde orada balık alır? "PAZAR YERİ YOK" sokakta kurulan sergilerden
para alınıyor ve belediyenin Pazar bitince çöp toplamaktan başka bir hizmeti
yok." Bunları vatandaş diyor.
Belediye başkanının daha 3 yıl süresi var. Haddim olmayarak basit bazı tavsiyelerde
bulunmak istiyorum. "Büyük projeler rafa kaldırılsın. Başta belediye çalışanları
ve meclis üyeleri olmak üzere gücendirdiği herkesle barışsın. Mesleğinde uzman
olan herkesi dinlesin, bilgi alsın yapacaklarını ondan sonra yapsın. Belediyeyi kar
eden bir kuruluş değil kamu hizmeti yapan bir kurum olarak görsün. Seçim
beyannamesinde verdiği sözleri incelesin. Bergama' da yaşayanlar için hangi işler öncelikli
ise, belediyenin kendi geliri ile hangileri yapılabilecekse onlardan işe başlasın.
İşte o zaman halkın tepkisini değil desteğini görecektir.
NEDEN YAZMADIN?
Bu soru ile sık sık karşılaşıyorum. Yerel basın olarak yakınmaları, şikayetleri
az veya çok yazıyoruz. Ancak bize "YAZ" diyenler neden yazmıyor? Yakındıkları
konuları kendileri yazamıyorlar mı? Hep sorunlarımızın dile getirilmesini ve çözümünü
başkasından mı bekleyeceğiz? Bazı kişilerde "şu konuyu yaz ama benim adımdan
söz etme" diyor. Eğer bazı şeylerden yakınıyorsak elimizi taşın altına
koymamız gerekmez mi? Yoksa Timurlenk fıkrasını bir kez daha mı yazmak gerek?
|
YANIKOĞLU II
HİZMETİNİZDE
YANIKOĞLU SÜPER MARKETİN İKİNCİ MAĞAZASI AÇILDI
(Eski Mavi Market)
ismetbaytak@hotmail.com
bergamakuzeyege@hotmail.com
|