|
Nezih
Öztüre’nin
e-mail‘inden
nezih@ozture.com
....sevgi 3 çeşittir...
Masumi Toyotome diye bir Japon yazmış. Dünyada sevilmek istemeyen kişi yok gibidir
diye başlıyor. Ama sevgi nedir, nerede bulunur, biliyormuyuz diyesoruyor. Sonra
anlatmaya başlıyor,
Sevgi üç türlüdür. Birincinin adı "Eğer" türü sevgi.
Belli beklentileri karşılarsak bize verilecek sevgiye bu adı takmış yazar. Örnekler
veriyor: eğer iyi olursan baban, annen seni sever. Eğer başarılı ve önemli kişi
olursan, seni severim. Eğer eş olarak benim beklentilerimi karşılarsan seni severim.
Toyotome en çok rastlanan sevgi türü budur diyor. Bir şarta bağlı sevgi. Karşılık
bekleyen sevgi. Sevenini, türüdür bu diyor yazar. Nedeni ve şekli bakımından
bencildir. Amacı sevgi karşılığı bir şey kazanmaktır. Yazara göre evliliklerin
pek çoğu "Eğer" türü sevgi üzerine kurulduğu için çabuk yıkılıyor.
Gençler birbirlerinin o anki gerçek hallerine değil, hayallerindeki abartılmış
romantik görüntüsüne aşık oluyor ve beklentilere giriyorlar. Beklentiler gerçekleşmediğinde,
düş kırıklıkları başlıyor. Sevgi nefrete dönüşüyor.
En saf olması gereken anne baba sevgisinde bile "Eğer" türüne rastlanıyor.
Yazar bir örnek veriyor. Bir genç Tokyo Üniversitesi giriş sınavlarını kazanarak
babasını mutlu etmek için çok çalışıyor. Okul dışında hazırlama kurslarına da
gidiyor. Ama başarılı olamıyor. Babasının yüzüne bakacak hali yok. Üzüntüsünü
hafifletmek için bir haftalığına Hakone kaplıcalarına gidiyor. Eve döndüğünde
babası öfkeyle, "Sınavları kazanamadın, bir de utanmadan Hakone' ye
gittin?" diye bağırıyor. Delikanli "Ama baba vaktiyle sen de bir ara kendini
iyi hissetmediğinde Hakone kaplıcalarına gittiğini anlatmıştın" diyor.
Baba daha çok kızarak delikanlıyı tokatlıyor. Çocuk da intihar ediyor.
Gazeteler intiharın anlık bir sinir krizi sonucu olduğunu söylediler, yanılıyorlardı
diyor yazar. Delikanlı babasının kendisine olan sevgisinin yüksek düzeydeki
beklentilerine bağlı olduğunu anlamıştı. İnsanlar "Eğer" türü sevginin
üstünde bir sevgi arayışı içindeler aslında. Bu sevginin varlığını ve nerede
aranması gerektiğini bilmek bu genç adamın yaptığı gibi yaşamı sürdürmekle
ondan vazgeçmek arasında bir tercih yapmakla karşı karşıya kaldığımızda önemli
rol oynayabilir diyor Masumi Toyotome. İkinci tür "Çünkü" türü sevgi. Bu
tür sevgide kişi bir şey olduğu, bir şeye sahip olduğu ya da bir şey yaptığı için
sevilir. Başka birinin onu sevmesi, sahip olduğu bir niteliğe ya da koşula bağlıdır.
Örnek mi? Seni seviyorum. Çünkü çok güzelsin (Yakışıklısın). Seni seviyorum.
Çünkü o kadar popüler, o kadar zengin, o kadar ünlüsün ki. Seni seviyorum. Çünkü
bana o kadar güven veriyorsun ki.
Seni seviyorum. Çünkü beni üstü açık arabanla, o kadar romantik yerlere götürüyorsun
ki. Yazar, çünkü türü sevginin eğer türü sevgiye tercih edileceğini anlatıyor. Eğer
türü sevgi bir beklenti koşuluna bağlı olduğundan büyük ve ağır bir yük haline
gelebilir. Oysa zaten sahip olduğumuz bir nitelik yüzünden sevilmemiz hoş bir şeydir
egomuzu okşar. Bu tür olduğumuz gibi sevilmektir. İnsanlar oldukları gibi sevilmeyi
tercih ederler. Bu tür sevgi onlara yük getirmediği için rahatlatıcıdır. Ama derin
düşünürseniz, bu türün eğer türünden temelde pek farklı olmadığını görürsünüz.
Kaldı ki bu tür sevgi de, yükler getirir insana. İnsanlar hep daha çok insan tarafından
sevilmek isterler. Hayranlarına yenilerini eklemek için çabalarlar.
Sevilecek niteliklere onlardan biraz daha fazla sahip biri ortaya çıktığı zaman,
sevenlerinin, artık ötekini sevmeye başlayacağından korkarlar.
Böylece yaşama sonsuz sevgi kazanma gayretkeşliği ve rekabet girer.
Ailenin en küçük kızı yeni doğan bebeğe içerler. Sınıfının en güzel kızı,
yeni gelen kıza içerler. Üstü açık BMW'si ile hava atan delikanlı, Ferrari ile
gelene içerler. Evli kadın kocasının genç ve güzel sekreterine içerler. O zaman bu
tür sevgide güven duygusu bulunabilir mi diye soruyor Toyotome. Çünkü türü sevgide,
gerçek ve sağlam sevgi olamaz diyor. Bu tür sevginin güven duygusu vermeyişinin iki
ayrı nedeni daha var. Birincisi acaba bizi seven kişinin düşündüğü kişi miyiz
korkusu. Tüm insanların iki yanı vardır. Biri dışa gösterdikleri, öteki yalnızca
kendilerinin bildiği. İnsanlar sandıkları kişi olmadığımızı anlar ve bizi terk
ederlerse korkusu buradan doğar. İkincisi de ya günün birinde değişirsem ve insanlar
beni sevmez olurlarsa endişesidir.
Japonya'da bir temizleyicide çalışan dünya güzeli kızın yüzü patlayan kazanla parçalanmış.
Yüzü fena halde çirkinleşince, nişanlısı nişanı bozup onu terk etmiş. Daha acısı
aynı kentte oturan anne ve babası, hastaneye ziyarete bile gelmemişler, artık çirkin
olan kızlarına...
Sahip olduğu sevgi, sahip olduğu güzellik temeli üstüne bina edilmiş olduğundan bir
günde olmuş. Güzellik kalmayınca sevgi de kalmamış. Kız bir kaç ay sonra kahrından
ölmüş. Japon yazar toplumlardaki sevgilerin çoğu "Çünkü" türündendir
ve bu tür sevgi, kalıcılığı konusunda insanı hep kuşkuya düşürür diyor. Peki o
zaman, gerçek sevgi, güvenilecek sevgi ne? Ve çişte sevgilerin en gerçeği. Üçüncü
tür sevgi benim "Rağmen" diye adlandırdığım türdür diyor yazar. Bir koşula
bağlı olmadığı için ve karşılığında bir şey beklenmediği için! Eğer türü
sevgiden farklı bu. Sevilen kişinin çekici bir niteliğine dayanıp böyle bir şeyin
varlığını esas olarak almadığı için Çünkü türü sevgi de değil. Bu tür
sevgide, insan bir şey olduğu için değil, Bir şey olmasına rağmen sevilir.
Esmeralda, Quasimodo' yu dünyanın en çirkin, en korkunç kamburu olmasına rağmen
sever. Asil, yakışıklı, zengin delikanlı da Esmeralda' ya çingene olmasına rağmen
tapar. Kişi dünyanın en çirkin, en zavallı, en sefil insanı olabilir. Bunlara rağmen
sevilebilir. Tabii bu sevgiyle karşılanması şartı ile.
Burada insanın, iyi, çekici ya da zengin konum edinerek sevgiyi kazanması gerekmiyor.
Kusurlarına, kötü huylarına ya da kötü geçmişine rağmen olduğu gibi, o haliyle
sevilebiliyor. Bütünüyle çok değersiz biri gibi görünebiliyor ama en değerli gibi
sevilebiliyor. Japon yazar yüreklerin en çok susadığı sevgi budur diyor. Farkında
olsanız da, olmasanız da, bu tür sevgi sizin için yiyecek, içecek, giysi, ev, aile,
zenginlik, başarı ya da ünden daha önemlidir. Bunun böyle olduğundan nasıl emin
olursunuz?
Haklı davet ediyor. Kalbinizin derinliklerinde, dünyada kimsenin size aldırmadığını
ve hiç kimsenin sizi sevmediğini düşünseydiniz, yiyecek, elbise, ev, aile, zenginlik,
başarı ve üne olan ilginizi yitirmez miydiniz?
Kendi kendinize yaşamanın ne yararı var diye sormaz mıydınız?
Şu anda en sevdiğiniz kişinin sizi sadece kendi çıkarı için sevdiğini anladığınızı
bir düşünün. Dünya birden bire başınızın üstüne çökmez miydi? O an yaşam
size anlamsız gelmez miydi?
Diyelim sıradan bir yaşamınız var. Günlük yaşıyorsunuz. Günün birinde gerçek,
derin ve doyurucu bir sevgi bulacağınızdan umudunuz olmasa, kalan hayatınızı nasıl
yaşardınız? Öyleleri ya iyice umutsuzluğa kapılıp intihar ediyorlar ya da iyice dağıtıp
yaşayan ölü haline geliyorlar. Toyotome, hem de nasıl iddialı savunuyor Ragmen
sevgiyi. Bugün yaşamınızı sürdürebilmenizin nedeni Rağmen türü sevgiyi şu anda
yaşamanız ya da bir gün bu sevgiyi bulacağınıza inancınızdır. Son sözlerinde
biraz umutsuz,
Toyotome. Bugün yaşadığımız toplumda herkesi doyuracak bu sevgiyi bulmak zor. Çünkü
herkesin sevgiye ihtiyacı var. Kimsede başkasına verecek fazlası yok diye açıklıyor.
Yakınımızda olan birinin bu sevgiyi bize vermesini bekleriz. Ama o da ayni şeyi başkasından
beklemektedir. Peki bu dünyada sevgi ne kadar var. Yazara göre, açlığımızı biraz
bastıracak kadar. Ve de yemek öncesi tadımlık geleni iştah açıcılar gibi. Bu
minnacık tadım, bizi daha müthiş bir sevgi açlığına teşvik ediyor. Bu minnacık
tadım sevgiye ne kadar muhtaç olduğumuzu anlatıyor. Büyük bir hırsla ana yemeğin
gelmesini ve bizi doyurmasını bekliyoruz.
Hani nerede?
Dünyadaki en büyük kıtlık, rağmen türü sevginin yeterince olmayışıdır!"
Son olarak bunu ben bir yerde okumuştum, sizlerle paylaşmak istedim. "Sevgi bir
daireye benzemeli; başı da olmamalı, sonu da. Sürekli büyüyerek dönmeli, dönmeli,
yoluna her çıkana dokunmalı. Hepsini sabah havası gibi içine çekmeli, öğle güneşi
gibi ısıtmalı ve gece gökyüzündeki yıldızlar gibi örtmeli. Sevgi bir daireye
benzer; başı da yoktur, sonu da." Yine insan unutmamalı "Sevgi hiçbir zaman
kendiliğinden yok olmaz. Karşılık görmediği zaman, yine kişinin yüreğine geri döner
ve o yüreği daha sevgi dolu
bir yürek yapar."
|
YANIKOĞLU II
HİZMETİNİZDE
YANIKOĞLU SÜPER MARKETİN İKİNCİ MAĞAZASI AÇILDI
(Eski Mavi Market)
ismetbaytak@hotmail.com
bergamakuzeyege@hotmail.com
|