|
DOBRA
DOBRA...
Nadir İNAN
Tanrı ve Çiftçi
Biraz sıkıntı, vazgeçilmez bir öğedir. Fırtınalar, gök gürültüleri,
şimşekler ve üzüntü, bizleri mutluluk ve neşe kadar zenginleştirir; besler, verimli
kılar.
Bu öykü süresince Tanrı'nın yeryüzünde yaşadığı varsayılıyor. Gökyüzüne taşınması
daha sonradır.
Bir çiftçi Tanrı'yı ziyarete gelmiş ve meydan okumuş:
"Bak hocam, sen Tanrı olabilirsin; dünyayı da sen yarattın. Peki, güzel anladık!..
Ama tarımın a-be-cesini bilemezsin, çünkü çiftçi değilsin. Bir tek patates bile
yetiştiremezsin. Uzun sözün kısası Tanrılığına rağmen benden öğrenecek bir şeyin
var."
Tanrı büyük bir alçakgönüllülükle sormuş:
"Bana ne öneriyorsun? Tavsiyen nedir?"
"Bir yıl süreyle beni aksiliklerden koru. Sonundaevrende hiç yoksulluk kalmadığını
göreceksin."
Tanrı, çiftçiye bir yıl süre tanımış. Çiftçininkoşulları çok ağırmış. Fırtına
olmayacak, yağmur yağmayacak, tohumları yiyen böcekler olmayacak, şiddetli rüzgar
esmeyecek... Uyumlu, düzenli, sorundan yoksun bir yıl olacak...
Yıl sonunda, başaklar öylesine uzamış ki, çiftçi sevincinden uçayazmış. Güneş
istemiş, Tanrı güneşi de emrine pervane etmiş. Yağmur istemiş; anında yağmur yağmış.
Kesilmesini istediğinde ise, gökyüzü kurumuş. Ürün bolluğu açısından mucizevî
bir yıl yasanmış.
Ne var ki yalnızca nicelik açısından mucizevî...
Çiftçi Tanrı'ya kasılarak şunları söylemiş: "Onca bol ürün yetiştirdik ki,
insanoğlu on yıl süreyle hiç çalışmasa bile, dünya üzerinde hiç açlık
olmayacak bundan böyle."
Ama mahsul biçildiğinde, ürünlerin kof olduğu anlaşılmış. İçlerinde tek bir
arpa, tek bir buğday tanesi yokmuş...
Çiftçi şaşkın, Tanrı'ya sormuş:
"Ne oldu? Aksilik nerede? Nerde yanıldım?..."
"Çok basit..." diye yanıtlamış Tanrı; "Mücadeleyi engelledin. Hiç sürtüşme
yoktu. Tüm kötülüklerden, güçlüklerden arındırdın mahsulü. Bu nedenle kısır
kaldı. Doğada her etkenin bir rolü vardır. Güçlük çekmeden meyve alınmaz. Fırtına,
gök gürültüsü, sağnak, şimşek de gereklidir. Ürünün ruhunu, özünü dingin
tutarlar."
Meselin anlamı çok derindir. Sürekli mutlu... mutlu... mutluysan, mutluluk anlamını
yitirir. Beyaz bir duvarın üstüne, bembeyaz bir tebeşirle yazı yazmak yararsızdır.
Ne kadar yazsan kimse bir şey okuyamaz.
Gece; gündüz kadar gereklidir. Acı, üzüntü dolu günler; mutluluk, sevinç dolu günler
kadar vazgeçilmezdir. İşte bu gerçeği kavramak da bilinçlenmektir. O zaman sorgu
sual biter. Yaşantının ritmidir bu. Çelişki ve ikilemleri kavramaktır. Yani yaşantının
sırrını çözmektir.
Eşyanın tabiatını özümsediğin, doğa kanununu çözümlediğin anda senin için gölge
kalmaz. Mutsuzluk bile bu aşamaya varmış kişide, ışık saçar. Üzüntünün bu türü
düşmanın değil, dostundur. Onu gerekli ve gidici bir arkadaş gibi sevgiyle taşı. İleri
tarihteki bir mutluluğun habercisi olarak kabullen sıkıntıyı.
Aksi takdirde yok olur, erir bitersin!..
İyi Haftalar... |
YANIKOĞLU II
HİZMETİNİZDE
YANIKOĞLU SÜPER MARKETİN İKİNCİ MAĞAZASI AÇILDI
(Eski Mavi Market)
ismetbaytak@hotmail.com
bergamakuzeyege@hotmail.com
|