|
MERHABA
İbrahim Baytak
YOLSUZLUK
Devletin birinci tehdit ilan ettiği yolsuzluk halkın umurunda değil.
"Dünyanın sorunları" araştırmasında Türklerin yolsuzluğu dert etmediği
ortaya çıktı. Halkın sadece % 2 lik bölümü, yolsuzluğun ciddi bir sorun olduğunu
kabul ediyor.
Halkın derdi cebi. Türk halkının % 60 ı ekonomik sıkıntıları en büyük problem
olarak görüyor. % 29 u işsizliği, % 28 i politik sorunları öne çıkarıyor. Türkiye
ekonomik sorunlarda Küba, siyasi sorunlarda Nijerya ve Meksika ile başı çekiyor. (
08.03.2001 Akşam Gazetesi)
Yolsuzluklar her dönemde vardı. Her ülkede de oluyor, olur. Ancak ortaya çıktığında
yolsuzluk yapan, yapılmasına göz yuman kişiler cezalandırılmazsa artması, her
kesime yayılması önlenebilir mi?
Ülkemizde de her dönem yolsuzluklar olmuştur. Ancak son 20 yıldaki kadar yaygın değildi.
Ne zamanki ülkeyi yönetenler,
"BENİM MEMURUM İŞİNİ BİLİR"
"ODACININ 100 LİRA BAHŞİŞ ALMASI RÜŞVET SAYILMAZ"
"KÖŞEYİ DÖNDE NASIL DÖNERSEN DÖN"
"ANAYASAYI BİR KERE İHLAL ETSEK NE OLUR?"
"VERDİMSE BEN VERDİM KİME NE OLUYOR?"
"DEVLET BAZAN RUTİN DIŞINA ÇIKABİLİR"
dediler işte bütün bunlar yolsuzlukların artarak yayılmasına neden olmadı mı?
Üstelik bazı ata sözlerimiz de,
"BAL TUTAN PARMAĞINI YALAR"
"BAŞ OLDA İSTERSEN SOĞAN BAŞI OL"
"BANA DOKUNMAYAN YILAN BİN YAŞASIN"
"SÖZ GÜMÜŞSE, SUKUT ALTINDIR"
olunca, yolsuzlukları normal karşılamamıza ve sessiz kalmamıza kim ne diyebilir?
Anayasa değişmeli
Ceza yasası değişmeli
Yolsuzluklar önlenmeli
Enflasyon, hayat pahalılığı önlenmeli
İşsizlik önlenmeli
İnsan haklarına saygı duyulmalı işkence ortadan kalkmalı
Milletvekili dokunulmazlıkları kaldırılmalı
Çetelerden ve arkasındaki siyasi desteklerinden hesap sorulmalı
Siyasi partiler ve seçim yasası değişmeli
Evet bunlar ve birçok şey yapılmalı ama kim yapacak? Bunların yapılabilmesi için öncelikle
parlamentoya gönderdiğimiz vekilleri iyi seçmek zorunda değil miyiz? Vekillerimizi
liderlerin değil bizim belirlememiz gerekmez mi?
Eğer suçlulardan hesap sorulmasını istiyorsak "HUKUKUN EGEMEN KILINMASINI"
istememiz gerekmez mi? Ne yazık ki yapılan anketlerin hemen hiç birinde öncelikli
sorunlar arasında "HUKUK DEVLETİ" talebi yok.
Hemen her zaman hukuk devletinden söz edildiği halde neden suçlular cezalandırılamıyor?
Neden soruşturma ve gözaltılar bir müddet sonra son bulup yakalananlar serbest kalıyor?
Hukuk devletinde bunlar olabilir mi? Neden 160 yıllık köprü yıkıldı diye
Portekiz'de bir bakan istifa ediyor da ülkemizde böyle bir şey olmuyor?
Nedeni gayet açık değil mi? Biz sorumluların istifa edip etmemesini umursamıyoruz. Ne
yaparlarsa yapsınlar ayni kişilere, ayni partilere yıllarca oy vermeğe devam ediyoruz.
Bizler ne istediğimizi bilir, örgütlenir, örgütlerimize yönetici olarak kendimizden,
bizim haklarımızı savunan kişileri seçersek, bütün yapılacakları seçtiklerimize
bırakmaz, her zaman onlarla birlik olursak, temsilcilerimizi bize seçtiren ve bizim
haklarımızı savunan siyasi partilere oy verip, sözlerini yerine getirmedikleri zaman
her an hesap sorabilirsek,
Birçok şey düzelmez mi?
KAMBUR
KİT' lerin Devletin sırtında KAMBUR olduğu söyleyip Özelleştirmeyi
savunanlar; en başta KİT leri ve bankaları örnek gösteriyorlar. Diyorlar ki "KİT
ler eski teknoloji ile çalışıyorlar. Siyasi amaçla gereğinden fazla eleman alınıyor.
Bu nedenle devamlı zarar ediyorlar. Bu zararlar hazine tarafından karşılanıyor. Halkın
parası buralara gidiyor. Hatta bazı KİT leri bedava versek yine devlet karlı sayılır.
Bankalar için ise, siyasetçilerin kontrolünde verilen krediler geri dönmüyor.
Bankalardan siyasetçiler elini çekmediğine göre en doğrusu bunlar özelleştirilsin.
Siyasetçiler karışamaz. Her yıl banka ve KİT zararları için hazineden ödenen
paralar başka hizmetlere harcanır. Üstelik özelleştirmelerden gelecek paralarla yeni
yatırımlar yapılır. Böylece kalkınırız. Yabancı sermaye gelir. Yatırım yapar, işsizlik
ortadan kalkar. ANAP iktidarında Turgut ÖZAL hep bunları söyledi, halkın büyük çoğunluğunu
"özelleştirmeden başka çare olmadığına" ikna etti. Daha sonra iktidara
gelen partilerin hepsi ayni politikalara devam etti ve etmekte.
ÖZELLEŞTİRME NASIL YAPILDI? SONUÇ NE?
Bu gün en büyük KİT özelleştirme idaresi. Özelleştirme için yapılan masrafları,
özelleştirmeden gelen paralar karşılamıyor. Miras yedi gibi her şeyi elden çıkarmak
için, alelacele çıkarılan yasalar, alınan kararlar, "Devletin zarara uğradığı,
Anayasaya aykırı olduğu" gerekçesi ile defalarca bağımsız yargı tarafından
iptal edildi. Ancak kararlar geriye doğru geçerli olmadığından iptal edilinceye kadar
zaten bazı yerler bazı kişilere satıldı. Ayrıca ilk zamanlar söylendiği gibi gelen
paralar yatırımlara değil borç ödemelerine, veya lüzumsuz yerlere harcandı. Özelleştirme
ve ihalelerle birlikte yolsuzluklar, Köşe dönmeler arttı ve yaygınlaştı. İhale çeteleri
ortaya çıkmaya başladı.
Değerinin çok altında satılan KİT leri alanlar, devlet bankalarından kredi adı altında
aldıkları paralarla ödediler. Üstelik aldıkları fabrikaları çalıştırmadılar.
İşçileri kapı dışarı attılar. Arsalarının yerine apartmanlar diktiler.
Verdikleri paranın kat kat fazlasını kazandılar. Daha sonra bu kredilerin çoğu geri
dönmedi.
Daha da önemlisi doğuda, güneydoğuda cumhuriyetin ilk yıllarında kurulmuş olan az
sayıda fabrika ve işletme özelleşince kapandı. Devlet ve özel sektör başka işyeri
de açmayınca işsizlikten büyük kentlere göç alabildiğine arttı, çarpık kentleşme
sorunu içinden çıkılmaz hale geldi. Büyük kentlerde suç oranı arttı. Mafya ve çeteler
her alanda boy göstermeye başladı.
Özelleştirmeye, en azında özelleştirmenin bu şekilde yapılmasına karşı çıkan
politikacı, aydın ve bilim insanları dışlandı, partilerin hepsi bunları dışladı,
seslerini duyuramadılar. Bu gün gelinen sonucu yıllar önce söyledikleri halde kimseyi
inandıramadılar.
Özelleştirilen bankalar kredi yolsuzlukları, içlerinin boşaltılması nedeniyle battı.
Devlet el koymak ve borçlarını üstlenmek zorunda kaldı. Sanayide, basında, ticarette
tekelleşme arttı. Sendikalı işçi sayısı azaldı. İşten çıkarmalar yaygınlaştı.
Yabancı sermayenin gelmesi için yasalarda değişiklik yapılarak mahkemelerin yerine
TAHKİM getirildi.
Özelleştirme politikaları sonucunda devamlı artan işsizlik, yolsuzluklar,
trilyonlarca iç borç, 100 milyar doları aşan dış borç, enflasyon, hayat pahalılığı,
ve bu güne gelindi.
Ülkemizdeki gelişmeyi, sanayileşmeyi örnek gösterip kalkındığımızı, kişi başına
düşen milli gelir 1000 dolardan, 3 bin dolara çıktı diyenler, bunu söylerken çevremizdeki
ülkelerden hiç söz etmiyorlar. Yunanistan'da milli gelirin kişi başına 10 bin dolar
olduğunu, Yunanistan'ın 65 basamak gerisinde kaldığımızı söylemiyorlar. Üstelik
kişi başına düşen milli gelirin nasıl paylaşıldığını söylemiyorlar. Küçük
bir azınlık karun gibi yaşarken büyük çoğunluğun dar gelirli ve yoksul olduğunu,
milyonlarca açık ve gizli işsiz bulunduğundan hiç söz etmiyorlar.
Mutlu azınlığın vergi dahi vermeden parasından para kazandığını, Devlete
verdikleri borç ile aldıkları faizden daha da zengin olduklarını söylemiyorlar. Alınan
iç ve dış borçların nerelere harcandığını söylemiyorlar. Bu gün gelinen noktada
uygulanan ekonomi politikalarının yanlışlığı açığa çıkmadı mı? Bu
politikaları uygulayan parti ve siyasetçilerin hiçbir şey söylemeğe hakkı var mı?
Halktan özür dileyip çekilmeleri gerekmez mi?
Fakat daha önemli olan HUKUK' un işlememesi. Milletvekillerinin dokunulmazlıkları,
yolsuzlukların ardındaki siyasetçilerin açığa çıkarılamaması. Siyasi partiler
yasasının ve seçim yasasının demokratik bir şekilde değiştirilememesi. İşte
bunun için yıllardır halkı enflasyon, işsizlik, hayat pahalılığı altında
ezdiren, zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan istikrar paketleri uyguluyoruz diye
halka acı reçeteler verenlerden hesap sorulamıyor.
Eğer bir parti çıkarda "BEN BU GÜNE KADAR UYGULANAN EKONOMİ POLİTİKALARIN TERSİNİ
YAPACAĞIM" dese ilk seçimde sizce iktidar olmaz mı?
|
YANIKOĞLU II
HİZMETİNİZDE
YANIKOĞLU SÜPER MARKETİN İKİNCİ MAĞAZASI AÇILDI
(Eski Mavi Market)
ismetbaytak@hotmail.com
bergamakuzeyege@hotmail.com
|