|
||
7 AĞUSTOS 2000 SAYI: 366 |
||
|
MERHABAİbrahim Baytak ZENGİN OLMAK ! Zengin olmayı kim istemez? Yediğin önünde, yemediğin ardında. Çalışmak yok. Harca harca para bitmez. İstediğin yere istediğin zaman gidersin. İstediğini istediğin zaman alısın. Fakat nasıl zengin olunur? Günümüzde zenginliğin ölçüsü nedir? Ne kadar paran varsa zengin sayılırsın? Bir zamanlar "her mahallede bir milyoner" sloganı ile oy toplanmıştı. Şimdi milyonların kıymeti yok. Artık 5 - 10 milyarı olanlar bile zengin sayılmıyor. Piyangoda en büyük ikramiye yakında bir tirilyon olacak. Sayısal lotoda verilen ikramiyeler bazan birkaç tirilyon oluyor. Verilen ikramiye ne kadar çok olursa bilet alan veya loto oynayan o kadar çok oluyor. Artık alınteri ile para kazanmak modası geçti. "Çocuklarımın boğazından haram lokma geçmedi" sözü unutuldu. Bankaların içi boşaltılıyor. Müteahhidlerin yaptığı evler yıkılıyor, binlerce kişi ölüyor, vicdan azabı duyulmadığı gibi suçu kimse sahiplemiyor. Çiftçinin ürün parası ya hiç ödenmiyor, yada geç ödeniyor. Bankalardan usulsuz krediler alınıyor, çoğu geri ödenmiyor. Vergiler zamanında ödenmiyor. İşçileden kesilen sigorta pirimleri, vergiler ödenmiyor. Yolsuzluklar önlenemiyor. "KÖŞEYİ DÖNDE NASIL DÖNERSEN DÖN" felsefesi ile köşe dönmek için her yol mübah sayılıyor. "Benim memurum işini bilir" sözü üzerine başlayan rüşvet ve yolsuzluklar önlenemiyor. Kısa sürede zengin olanların nasıl zengin olduğu bilinse bile ayıplanıp, kınanacağına "BRAVO, İŞİNİ BİLİYOR. KISA SÜREDE KÖŞEYİ DÖNDÜ" diye hayranlık duyuluyor. Herkes gemisini kurtarmağa bakıyor. Başkalarına ne olduğunu düşünmüyor, umursamıyor. TV de sanatçı denilen kişilerin çamur banyoları, aşk hayatları, evleri, çılgınlıkları hayranlıkla izlenip onlara özeniliyor. Bu paraları nereden buluyorlar? sorusu aklına gelmiyor. Gençlerin birçoğu bol para var diye okumak yerine "YA TOPÇU, YA POÇU" olmağa özeniyor. Üstelik ailelerin bir çoğu çocuklarını buna yönlendiriyor. Diyelim ki piyangodan, lotodan büyük para kazandık veya bir yakınımızdan miras kaldı. Yaptığımız işten yüklüce bir para geçti elimize. Çalışmak, bu parayı üretime yatırmak aklamıza bile gelmiyor. Parayı yüksek faize, repoya, borsaya, devlet tahviline, dövize, altına yatırıp sırt üstü yatmak, hiç çalışmadan paramızla para kazanmak, gününü gün etmek, kazancı zevk ve sefada harcamak hayali kuruluyor. Eğer bu şekilde zengin olmak ve bu şekilde yaşamak hayalleri kuruyorsak, böyle zengin olmaya, böyle yaşamağa karşı çıkmıyorsak, Bu düzenden, enflasyondan, hayat pahalılığından, işsizlikten, yolsuzluktan, iç borçtan, dış borçtan, kısaca hiçbir şeyden yakınmağa hakkımız yok. İÇ İŞLERİ BAKANINDA VALİLLERE TALİMAT İçişleri bakanı yeni atanan valilere "bakanları karşılamayın, işinize bakın" demiş. Ben doğuda küçük bir il'de ve havaalanı olan bir ilçede daire müdürlüğü yaptım. Gelen bakanları sadece valiler değil Daire müdürleride karşılar. Vali, Belediye Başakanı ve Emniyet Müdürü il'in girişinde karşılamağa gider, daire müdürleri vilayet binasında bazan saatlerce bekler, geldiğinde sıraya dizilir karşılardık. Bazan biz vilayette beklerken gelen konuk il'e uğramadan ilçelere gider bizim haberimiz olmaz bekler dururduk. Vali yardımcıları, daire müdürleri ile bekleme anlarında güzel sohpetler olurdu.Hava alanı olan ilçede görev yaparken ise, önce kaymakamla birlikte bütün daire müdürleri, onlarca arçala, ilçenin girişinde valiyi karşılardık. Vali, yine onlarca araçla il müdürleri ile gelir, sıraya dizilen bizler Valinin elini sıkar "hoş geldiniz" derdik. Vali "ne zahmet ettiniz" der ancak "bir daha gelmenize gerek yok" demezdi. Daha sonra toplu halde havaalanına gider konuğu karşılardık. Görev yaptığım (doğuda) il'e Cumhurbaşkanı ÖZAL gelmeden aylar önce hazırlıklar başlamış, bu günkü parayla milyarlarca masraf yapılmış, özel birifing salonu hazırlanmış, günlerce neler yapılıp, söyleneceği prova edilmişti. Özal'ın geldiği gün sabah özel korumalar gelmiş, hükümet konağında resmi daireler aranmış, her koridora bir güvenlik görevlisi verilmiş, hükümet konağına gireceklere bir gün önceden kart dağıtılmış, kart alamayan daire müdürleri içeri alınmamıştı. Bütün daire müdürleri toplantı salonunda saatlece beklemiş, dışarı dahi çıkamamıştık. Kısa bir birifingten sonra Cumhurbaşkanı gitmiş, bize haber verilmemiş, Cumhurbaşakanının yüzünü dahi görememiştik. Ne yazık ki belli makamlara gelenler bu protolleri çok seviyor. Kendilerine aşırı saygı gösterilmesini, söylediklerine itiraz edilmemesini bekilyorlar. Bunun değişmesi çok zor. İçişleri bakanının öğütü değil, hükümet genelge dahi yayınlasa bu uygulamadan vaz geçilmesi çok zor. |
YANIKOĞLU II HİZMETİNİZDE YANIKOĞLU SÜPER MARKETİN İKİNCİ MAĞAZASI AÇILDI (Eski Mavi Market)
|
||||||||||||||||||||||||||