baslik1.jpg (7323 bytes)      

market2.gif (15838 bytes)

1 NİSAN 2002      SAYI: 456/457

baslik2.jpg (10108 bytes)

 Site İndeksi

Haberler

Köse yazıları

Politika kazanı

Kunye

Resmi telefonlar

Biraz Gülelim


MERHABA

ibrahim.JPG (15058 bytes)

İbrahim Baytak


DOKTORLAR
Doktorların mecburi hizmet yasası 27.03.2002 tarihinden itibaren uygulanmaya başlıyormuş. Tıp fakültesinden mezun olduktan sonra doktorlar 2 yıl mecburi hizmet yapacakmış. Ataması yapıldığı yere gitmeyen doktor diplomasını kullanamayacak yani hiçbir yerde doktorluk yapamayacakmış. Doktorlar bu karara büyük tepki gösteriyormuş.
Hakimin, Savcının, Subayın, astsubayın, öğretmenin, polisin, defterdarın, maliyecinin daha bir çok kamu görevlisinin mecburi hizmeti var DOTORLARIN YOK. Aslında yasada var da uygulanması durmadan erteleniyor.
Ben kalkınmada 1. Derecede öncelikli ve olağan üstü hal bölgesi olan Tunceli' de 1987 - 1992 yılları arasında 5,5 yıl Kadastro Müdürü olarak görev yaptım. Bizim görev süremiz belli değildi. Bu nedenle uzun süre kaldım. Ancak mecburi hizmet gereği görev yapanların süreleri belli 2 veya 3 yıldır. Doktorlarımız, kendi vatanında ihtiyaç olan yerlere 2 - 3 yıl için bile olsa neden gitmek istemez? Dünyanın en geri kalmış ülkelerine gönüllü olarak giden ve o insanları yaşatmak için en zor koşullarda görev yapan doktorlara sonsuz saygı duyuyorum.
Görev yaptığım sürede Tunceli Hastanesinde tek bir uzman doktor vardı o da başhekimdi. 12 yıldır Tunceli' de kaldığı halde tayini yapılmıyordu. Çünkü yerine kimseyi atayamıyorlardı. Üstelik büyük bir hastane binası yapılmış yeni araç ve gereçler de alınmıştı. 1992 mart ayında Erzincan ve ondan 2 gün sonra Tunceli - Pülümür depremi olunca 3 er aylık sürelerle geçici görevle uzman doktor atamaları yapıldı. Buna rağmen bir çoğu gelmedi. Bize anlatıldığına göre geçici görev sürelerini izin ve raporla dolduruyorlarmış. Hatta Tunceli' ye geçici görevle atanan doktorlardan birinin izin rapor alamadığı için özel olarak trafik kazası yaptığı söyleniyordu.
Oradaki insanlarda bizim insanımız. Bizler 2, 3 veya 5 yıl görev yapıp oralardan ayrılıyoruz. Orada ömür boyu yaşayan insanların doktora ihtiyacı yok mu? Doktorlar hiçbir ayrım, menfaat düşünmeden hastalara bakacağız diye yemin etmiyorlar mı? Sağlık hiçbir şeye benzer mi? Her zaman fedakarlıktan söz edilir. Kendi ülkemizin insanları için ayrım gözetmeden 1 - 2 yıl fedakarlığa katlanılamaz mı?
Cumhuriyet kurulduğundan bu güne doğu ve güney doğu Anadolu bölgelerimiz hala geri kalmışsa, okul yapılmamış, yol yapılmamışsa, sanayi getirilmemiş, insanlar çalışacak iş bulamıyorsa, hala sürgün yeri olarak görülüyorsa, buralara ya ceza için veya ilk tayin olarak eleman gönderebiliyorsak ülkeyi yönetenlerin suçu değil mi? Görev yaparken oradaki insanlarla kucaklaşmayan, dostluk kurmayan, doğru, dürüst görev yapmayan bizlerde de suç yok mu?
Kusura bakmasınlar ama doktorların, hatta tüm kamu görevlilerinin zorunlu hizmete karşı çıkmalarına hak vermek elde değil. Ne söylerlerse söylesinler kimseyi haklı olduklarına inandıramazlar.
ALTIN MADENİ
Altın madeni için her şey söylendi. Son sözü yargı söyledi. Yüksek yargı, birçok araştırma inceleme sonucunda, ÇED raporu, tarafların iddiaları, uzman bilim insanlarının raporları, çok detaylı bir yargı safhasından sonra kararını verdi.
İşsizliğin, açlığın gözü kör olsun. Bir iş bulmuş, .çalışıp evine ekmek götüren kişi işyerinin kapanmasın istemez. Eğer işyeri kapanırsa bir daha nasıl iş bulacak? İşte bunu bilen şirket yetkilileri çok tehlikeli bir oyun oynuyorlar. Bergamalıları birbirine düşürmek istiyorlar. Ancak halkımızın sağ duyusu sonucu herhangi bir tatsız olay olmadı olmuyor.
Altın Madeni idari bir kararla açıldı. Ancak kapanması kararını yüce yargı "DANIŞTAY" verdi. Hiçbir kurum, merci veya yetkili mahkeme kararını yok sayıp "MADEN ÇALIŞSIN" diyebilir mi?
"Altın madeni kapanmasın" diyenler MAHKEME KARARI UYGULANMASIN demiş olmuyorlar mı?. Kesinleşmiş mahkeme kararı uygulanmasın diyenler veya kim olursa olsun kesinleşmiş mahkeme kararını uygulamayanlar suç işlemiş olmuyorlar mı? Miting yaparak meydanlarda bunu haykırmak da suç değil midir?
VERGİ HAFTASI
Mart ayında birçok gün kutlandı. Bu hafta da VERGİ HAFTASI idi. Vergi vermek vatandaşlık görevi. Ancak ülkemizde herkesten vergi alınamıyor. Çoğunluk kazancına göre değil istediği kadar vergi veriyor. Bir kesim ise hiç vermiyor. Vergi kaçırmak birçok ülkede ağır suç. Ceza alması bir yana vergisini vermezse hemen malına mülküne devlet el koyuyor. 1999 yılında NEREDEN BULDUN yasası çıkmıştı. Ancak uygulanmadan ertelendi. Lüks içinde yaşayanların bir kısmı hiç vergi vermiyor. Kimse yaşantısına bakıp bu "paraları nereden buldun" diye soramıyor Yıllardır söylendiği gibi, verenden değil herkesten ancak kazancına göre vergi alındığında adalet sağlanabilir. İşte o zaman verilen her vergi yol, okul, hastane, hizmet olarak geri döner. İşsizlik, enflasyon, gelir adaletsizliği kalmaz. IMF, DÜNYA BANKASINA el açmayız. Kimse bizi denetlemeye gelmez. Kemer sıkmak zorunda kalmayız. ATATÜRK, "EKONOMİK YÖNDEN BAĞIMSIZ OLMAYAN BİR ÜLKE SİYASAL YÖNDEN DE BAĞIMSIZ OLAMAZ" demiş. Ne kadar doğru bir söz.



YANIKOĞLU II

HİZMETİNİZDE

YANIKOĞLU SÜPER MARKETİN İKİNCİ MAĞAZASI AÇILDI

(Eski Mavi Market)

 

 

 

ismetbaytak@hotmail.com

bergamakuzeyege@hotmail.com

 

 

berg-int.jpg (4556 bytes)

 

cizgi1.jpg (425 bytes) cizgi2.jpg (579 bytes) cizgi3.jpg (545 bytes)

HER SALI GÜNCELLENİR