baslik1.jpg (7323 bytes)      

market2.gif (15838 bytes)


31 ARALIK 2001      SAYI: 439

baslik2.jpg (10108 bytes)

 Site İndeksi

Haberler

Köse yazıları

Politika kazanı

Kunye

Resmi telefonlar

Biraz Gülelim


GÖZLEM

kaya.jpg (2578 bytes)

Ali Kaya

ÇELİŞKİLER İÇİNDEYİZ VE DOĞA BİZİ ŞAŞIRTIYOR
Doğayla öylesine aykırı, çelişkiler içine düştük ki şu son çeyrek yüzyılda... Yanlışlarımızı affetmiyor ve bizden öç alıyor sanki DOĞA..
Tarihin, bizi getirdiği şu güzelim topraklarda ne denli iğreti oturduğumuzun ve sorumsuz davrandığımızın farkında mıyız acaba!.. Sanki bu topraklarda on yüz yıldır değil de, sadece on yıldır oturuyoruz. Yarınları düşünmeden, günlük yaşarsan olacağı budur işte!.. Yağmurda, karda sokağa çıkmak ölümler getiriyor, bu nasıl şey böyle!..
Doğa bizi şaşırtıyor son zamanlarda, farkında mısınız? Rüzgar, yağmur, kar, fırtına eskiden "DOĞAL OLAYLAR"dan bilinirdi. Şimdilerdeyse "DOĞAL AFETLER"den sayılır oldu.
Çocukluğumuzdaki ders kitaplarında, sadece adını okurduk depremin, selin, yangının.... Şimdi bunların "afet" olduğunu yaşayarak öğreniyoruz. Kimi zaman binlerce can alıyor her biri. İnsanları evinden, çoluğundan-çocuğundan, sıcak yuvalarından yoksul ve sefil bırakıyor bu doğal afetler...
Dünyanın düzeni bozuldu iyice ve doğa bizi bağışlamıyor. Yaşamımızdaki yanlışları, bir yerlerden patlak vererek, adeta "ÖÇ"alıyor bizden.
Sadece tarım sektöründe her yıl binlerce ton zehir (SİYANÜR BUNUN ŞİMDİLİK DIŞINDA) ilaç olarak kullanılıyor. Yüz binlerce ton fenni gübre saçılıyor toprağa. Nereye gidiyor bu zehirli atıklar? Hiçbir yere gittiği falan yok.. Birlikte yaşıyoruz her türlü zehirli atıklarımızla!.. Havayla soluyarak, suyla içerek, meyvelerle sebzelerle yiyerek, alışmaya çalışıyoruz birbirimizle. Doğal olarak ömrümüz törpüleniyor farkında mısınız.
"Dünyada hiçbir şeyin yok olmayacağı ve yoktan var olmayacağı" hem LAVVASİYE YASASI"dır, hem de doğanın... Bilimsel kitaplar öyle yazıyor çünkü... Etme bulma dünyasıdır bu dünya. Sözüm özü "BİZ KİRLETTİK VE BOZULDU DÜNYA" Şimdi külfetine katlanmak zorundayız. Yaptıklarımız yanımıza kar kalmıyor ne yazık ki ve gelen afetlerle öcünü alıyor doğa!..
Yaz boyu kuraklık çektik. Bitkiler tarlalarda,ağaçlar bahçelerde kurak bir yaz yaşadı.
Aşırı sıcaklardan meyveler maraz oldu dalında, kuruyup döküldüler daha olgunlaşamadan.
Aşırı sıcak ve kurak bir yazdan sonra, soğuk ve sert geçeceği daha şimdiden belli olan bir kışın başındayız henüz. Yaşananlar gözümüzü korkutuyor. Daha önümüzde kaç ay kış var. Nasıl geçirecek fakir fukara. Evsiz, barksız, çadırlarda, barakalarda kışı geçirenlerin işi zor görünüyor bu yılda...
Bu yağmurlar, bu karlar, fırtınalar buzullar; dünya var olduğundan beri yaşanıyordu kaç on bin yıldır kaç yüz bin yıldır hiç değişmedi dünyanın düzeni de şimdi niye değişti?
"Kar yine kışın yağıyor/ Erik çiçekleri Nisan'da açıyor/Kaydırak oynayan çocuklar yine kavga ediyorlar kapı önünde...diyen eğitimci ozan Turan Tekdoğan dünyanın pek değişmediğini vurguluyordu oysa.. Damlaya damlaya göller oluşuyor.Sonra akıp sel oluyor bu sular ama can alıyor ev yıkıyor.. Toprak kayıyor,durmuyor yerinde balçık çamuru. Önüne gelen ne varsa yıkıyor. İş gücü, alın teri emek ne varsa silip süpürüyor... Ölümler getiriyor sonunda, yürekleri dağlayan acılar yaşatıyor.
Birinin ölümü, öleceklere ve olacaklara ders olmuyor ne yazık ki !.. Buna "Kader" dir deyip geçebilir miyiz?.
Sokaklar örümcek ağı gibi elektrik yüklü tellerle bir çirkinliği sergilerken, ölümlere de neden oluyor şimdi.. Adam başı ışıklı tabelalar.. Hiçbir önlem alınmamış. Bir yağmur, bir fırtına direkler devriliyor, tabelalar uçuyor, teller kopuyor, Dereler taşıyor, sular yollardan ırmak misali akıyor. Çıplak kablolar suların içinde ve sonunda işte böyle acılar getiriyor. Suların doğal yatağı derelerin içine ev yapanları, "Oy" a çevirmek için imar affıyla yasalaştırsan, olacağı budur işte...
Çocukluğumuzda yarım metreden fazla kar yağardı eskiden. Saçaklardan sarkan buzlarla kılıç oynardık. Buzlarda kayar, ucu kabaralı topaçlar çevirirdik. Sarı çiçekli çiğdem (kardelen) kazmaya giderdik arkadaşlarla. Saç örgüsü belikler ören, boynumuza atkı gibi dolar, başımıza kar taç yapardık onları. Ozanlara esin kaynağı olurdu lapa lapa yağan kar. Yağan yağmurların önüne ya "bardaktan boşanırcasına" yada "sicim gibi" sıfatlarını eklerdik. Yağmurunda, karında dolaşmak bile büyük keyif verirdi bize...
Birer nostalji mi oldu şimdi bunlar!.. Özlediğimiz, özlemini duyduğumuz!..
Şimdiyse, azıcık bir yağmur yağsa, önce elektrikler gidiyor, sonra sel olup ırmağa dönüşüyor yollar..2-3 santimetrelik kar, buza dönüşüyor kısa sürede. Yollar buz kesiyor ve zincirleme kazalar birbirini kovalıyor. Yollar kan gölüne dönüşüyor. Bir "trafik canavardır" tutturmuşuz ve suçu hep ona yüklemişiz "trafik canavarı yine yollardaydı bugün" diye masallar uydurmuşuz.. "Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım" diyen ozanın sözlerine uyup, ya zincirsiz çıktılar yola yada söküp çıkardılar takılmış zincirlerini..
Bilenler bilir. Yerinde bir sözdür de: AKILLI BAŞKAN TOPRAĞIN ALTINA YATIRIM YAPMAZ" O yatırımı kimse görmez çünkü .. Görmeyince de "oy"a çevrilemez.. Neye yatırım yapar akıllı başkan? VİTRİNE...
Kanalizasyon böylesi günlerde çalışmıyor, su boruları sık sık patlıyorsa, toprağın üstündeki çiçeklerin, dikilen ağaçların, gökdelenlerin rengarenk boyaları ne anlam taşır ki... İşte dizimizi bunun için dövüyoruz!...
Eskiden "Belediyelerin geliri yok" denirdi. Şimdi emlak vergileriyle rahatladı belediyeler. Ama, o parayı akıllıca harcamasını bilen başkanları bir bulabilsek ve siyaseti sulandırmaktan sulara yön verebilen başkanları bir seçebilsek başımıza!..
Hayrettin Karaca'nın sözleriyle bitirmek istiyorum yazımı: "İçel'de sel felaketinin yaşandığı bölgenin çevresindeki 250-300 km'lik alana şöyle bir bakanlar, yağmuru tutacak bir tek otun bile olmadığını göreceklerdir. Ben anlamıyorum. Söyleyecek bir şey de bulamıyorum. Toprağı koruyucu tedbir almadan tarım yapamazsınız. Toprak yasasının çıkması için yıllardır uğraşıyoruz. Altında milletvekillerinin %90'ının imzası var. Ama bir türlü çıkmıyor."
Çıkmaz Sayın Karaca, çıkmaz... Sen dağ eteklerinde toprağı tutacak bir tutam ot arıyorsun ama "OTLAR"la arıyorsun, çıkmaz.



YANIKOĞLU II

HİZMETİNİZDE

YANIKOĞLU SÜPER MARKETİN İKİNCİ MAĞAZASI AÇILDI

(Eski Mavi Market)

baytak.gif (9634 bytes)

 

ismetbaytak@hotmail.com

bergamakuzeyege@hotmail.com

 

 

berg-int.jpg (4556 bytes)

 

cizgi1.jpg (425 bytes) cizgi2.jpg (579 bytes) cizgi3.jpg (545 bytes)

HER SALI GÜNCELLENİR