baslik1.jpg (7323 bytes)      

market2.gif (15838 bytes)


19 KASIM 2001      SAYI: 433

baslik2.jpg (10108 bytes)

 Site İndeksi

Haberler

Köse yazıları

Politika kazanı

Kunye

Resmi telefonlar

Biraz Gülelim


İZLENİM

Recai Şeyhoğlu

STOA ÖĞRETİSİ KIBRIS VE BEN


Yıllar önce Kıbrıs'a ayak bastığımda ilk aklıma gelen Magosa Zindanı ve Namık Kemal olmuştu.
Bir hafta kaldığım Kıbrıs'ta yaşadığım o güzel günlerini hala unutamıyorum.
Kıbrıs'a gidene kadar üç yada beş yıldızlı bir otelde; berberin, öğretmenin, öğrencinin yada bir inşaat işçisinin bira içebileceğini asla aklıma getiremezdim.
Söyleseler de inanmazdım.
Salamis Bay'ın plajında tangalı bayanların ya da üstsüzlerin arasında güneşlenebileceğimi tahmin bile edemezdim.
Mesaisini bitiren her Kıbrıslı rahatlıkla akşamüzeri Salamis Bay'a gidip içkisini yudumlayabiliyordu.
Kıbrıslı esnaf henüz pazarlık nedir bilmiyordu. Oyuncak aldığım bir esnaf ise biraz farklı konuşuyordu. Bizi pazarlığa alıştıranlar Türkiye'den gelenler!
Hele subay eşleri çileden çıkarıyormuş esnafı "Sizi bizim kocalırımız kurtardı" diye fiyat kırmaya zorluyorlarmış.
Konuştuğum hediyelik eşyacı Mustafa, "İyi ama bu ikide bir yüzümüze vurulmaz ki diye öfkesini dile getirmişti bana.
İyi ki Ömer Seyfettin'in "DİYET" ini okumamış biri.
Lefkoşa'da geziniyorken önümden bir mercedes çıktı. İçindekine selam veren sadece bir kişiymiş.
Bir Asker!
Önümden geçen Milli Eğitim Bakanıymış.
Ortada ne bir alay asker var, ne de onlarca polis de birikmiş bir ahali. Ne alkış, ne yuh sesi...
Herkes kendi halinde. Yaşam sürüp gidiyor.
Magosa'da restoranın birindeyiz bir gece.
İçip içip eğleneceğiz. Önce çorbalarımızı içeceğiz. O ne? Ortaya koca bir salata tabağı ile yarım yarım limonlar geldi. Çorba kaseleri de dolu dolu. Şıldır şıldır su değil. İşkembe çorbamız bol taneli..
Ardından gelen köftelerimiz de ona keza. Köfteler büyük ve tabak köfte dolu.
Herşey öyle dolu dolu geliyor ki pilava gerek kalmıyor. Hesap pusulası geldiğinde de şaştık kaldık.
İzmir'de, İstanbul'da en az iki katını öderdik.
Girne'de birinden dinledik. Daha doğrusu Manisalı öğrenci Zeynep'den. Polisin biri araç sahiplerinden birine bağırıp çağırmış mı ne...
Kahvede oturanlar üşüşüvermiş polisin başına " Ne bağırıyorsun, insan gibi konuşsana!" diye. Hırpalamışlar da
Trafik Kıbrıs'ta soldan işliyor. Farklılıklarımızdan biri bu diğeri de korna çalmak yok!
"Ne boruyu öttürüp durursun be!.." diye ensemize yapışıvermişti polis.
Kültür farkı!..
Piknik yaptığımız yerde eşyalarımız meydanda, uyuyup kalmışız. Bir taksi şoförünün sesiyle kendimize geldik.
Eşyalarınızı ortada bırakmayın lütfen!
Biz sizlere güveniyoruz dedikse de fayda etmedi.
Kıbrıslı yapmaz ama burada herkes Kıbrıslı değil ki...
Yabancı hırsızlara karşı bizi uyarmışlardı.
Bu denli centilmen, iyi niyetli ve dosttular.
Yılanların kaynaştığı bir yere çadır kurmuşuz da ayrımına varmamışız hiç. Tam ayrılacağımız gün çay içmek için oturduğumuz gazinonun garsonlarından öğrendik bu ürpertici gerçeği.
165 binlik Kıbrıs'ın bir haftada görülmedik yerini bırakmamıştık bizim Şiribey'in sayesinde.
Hele en uçtaki Dipkarpaz'ın yanlızlığı oldukça etkilenmişti beni
Albümdeki fotoğraflara baktıkça Zenon'a neden teğet geçtiğini düşünüyorum.
Kıbrıs'a gidenler için akla gelmesi gereken isimlerden biri olmalı Zenon bence.
Antikçağın özdekçi doğa öğretisi olan Stoa Okulunun Kurucusu ZENON'a (İ.Ö. 336-264) lise yıllarından, bu yana nedendir bilmem ilgi duyarım.
Öğretisi doğru düşünmek ilkesine dayanıyordu.
Çünkü iyi davranmak doğru düşünmekle mümkündü ve felsefe doğru düşünmeyi öğreten bir yaşama bilimiydi.
Çünkü amaç yaşamaktır ve bilgiler iyi yaşamak için gereklidir. İyi yaşamaksa titizlikle sınırlandırılmış bir töreyle mümkündür. Bu töreye bulunacak tek ölçü doğru düşünen için doğa ölçüsüdür.
Öyleyse doğanın davrandığı gibi davranmalı ve doğaya asla karşı davranmalıdır: Bilge insan, tıpkı doğa gibi duyumsamaz olmalıdır.
Duyumsamazlık duygulanımlara kapılmamak, her türlü acıya ve cezaya karşı tepkisiz olmaktır.
İnsanın ereği mutluluktur. Buna da ancak doğayla uyum olarak yaşamakla varılabilir.
Gerçek olan tek şey doğadır. Doğaya uygun davranmak, usa uygun davranmak ve dolayısıyla insanın kendi kendisine uygunluğu gerekmektir.
En doğru seçen, sabırla katlanan, en ölçülü ve en bereketli üleştirici doğadır.
Zenon'un dört ana erdemi; doğru seçme, sabırla kullanma, ölçülü olma ve adaletli üleştirmeydi.
Mutluluk bilgelikte, bilgelik de doğaya uygun davranmaktaydı.
Stoacılık, halka inmemiş olmakla beraber, okur sınıfları geniş çapta etkilemiş bir dindi.
Stoa dinin ana ilkesi, doğa yasalarına boyun eğerek ve evrensel düzene uymaktı.
Her türlü acılar, hastalıklar ve ölüm doğaldı.
Bunlara karşı kayıtsız kalmak ve sabırsız katlanmak gerekir. Doğadan gelen her şeye boyun eğmeli, insandan gelen her şeye karşı koymadır.
İki yıl yaşadığım Suruç'ta ölüsüne ağlayanları görmemiştim hiç. Sıtma yada bir başka hastalıktan dolayı Çukurova'dan getirilen ölülerine hiç mi hiç ağlamazlardı bu kasabanın insanları.
Kıbrıs'ta iki yıl askerlik yapmış olan Suruçlu Mehmet mi Zenon'u öğretmişti yoksa onlara...
Onlara göre akrep, yılan sokması ne kadar doğalsa, hastalık, ölüm sınırda mayın tarlasında bir bacağı kaybetmek de o kadar doğaldı.
Yeğenim Emrah Stoacılıkla ilgili araştırmaya kendini kaptırınca benim de aklıma Kıbrıs günlerim ve Zenon geliverdi. İyi ki de geldi.
Muhalif yanım depreşti. Ne diyordu Stoacılık ?..
"İnsandan gelen her şeye karşı koymalıdır."
Tabii ki kötü olan her şeye!..
Suruç'ta bunu yapamıyorlardı. ŞIH denilen feodalizmin artıklarına ve ideolojisine gıkını çıkaramıyorlardı.
Oysa şimdi teröre, yoksullaştırılmaya, işsizleştirilmeye, savaşa Do tonunda sesi yükseltme zamanıdır.
Emperyalizme, milliyetçiliğin her türlüsüne, Derwish politikalarına DUR deme zamanıdır.
2300 yıl önce yaşamış Kıbrıslı Zenon'a biraz kulak versek mi?



YANIKOĞLU II

HİZMETİNİZDE

YANIKOĞLU SÜPER MARKETİN İKİNCİ MAĞAZASI AÇILDI

(Eski Mavi Market)

baytak.gif (9634 bytes)

 

ismetbaytak@hotmail.com

bergamakuzeyege@hotmail.com

 

 

berg-int.jpg (4556 bytes)

 

cizgi1.jpg (425 bytes) cizgi2.jpg (579 bytes) cizgi3.jpg (545 bytes)

HER SALI GÜNCELLENİR