baslik1.jpg (7323 bytes)      

market2.gif (15838 bytes)


6 AĞUSTOS 2001      SAYI: 418

baslik2.jpg (10108 bytes)

 Site İndeksi

Haberler

Köse yazıları

Politika kazanı

Kunye

Resmi telefonlar

Biraz Gülelim


Nezih Öztüre’nin

e-mail‘inden

nezih.JPG (3417 bytes)

nezih@ozture.com


Kırmızı elma
1942'de , soğuk bir günde bir Nazi toplama kampının içindeki yalnız, genç bir adam, dikenli tellerin ardından genç bir kızın geçtiğini görür. Kız da ayni şekilde genci görünce heyecanlanır.
Duygularını ifade etme çabasıyla çitin üzerinden kırmızı bir elma atar: bir hayat, umut ve sevgi işareti.
Genç adam eğilerek elmayı alır. Parlak bir ışık onun karanlığını delmiştir. Ertesi gün, bu genç kızı yeniden görmeyi umut etmenin bile çılgınca olduğunu düşünmesine rağmen, çitin ötesine bakmaktan kendini alıkoyamaz. Dikenli tellerin diğer yanındaki genç kız ise, kendisini bu denli heyecanlandıran yüzü yeniden görmeyi arzular. Elinde elma ile hazırlıklı gelmiştir. Tipi ve dondurucu havaya rağmen kız, elmayı dikenli tellerin üstünden uzattığında, iki kalp bir kez daha sıcak duygularla dolar. Bu sahne birkaç gün boyunca tekrarlanır. Tellerin ardındaki iki genç insan, sadece bir an ve sadece birkaç kelime edebilmek için bile olsa birbirlerini görmek için sabırsızlanırlar. Bu iletişim sırasında, her zaman açıklanamaz biçimde sıcak duygular hakimdir.
Bu anlık karşılaşmaların sonuncusunda, genç adam kaşlarını çatarak, " Yarın bana elma getirme, burada olmayacağım. Beni başka bir kampa götürüyorlar," der. Genç adam geri dönüp vedalaşmayacak kadar buruk bir şekilde uzaklaşır. O günden itibaren, kederli anlarında o tatlı kızın yatıştırıcı görüntüsü gözlerinde canlanır. Gözleri, sözleri, nezaketi, kırmızı elması, gece kabuslarını sakinleştirircesine tekrar ve tekrar gözlerinde canlanırdı. Genç adamın tüm ailesi savaşta ölmüştü.
Tanıdığı hayat bütünüyle yok olmuş, sadece bu bir tek anı canlı kalarak kendisine umut vermeyi sürdürmüştü.
10 sene sonra 1957'de Amerika Birleşik Devletleri'nde, her ikisi de göçmen olan fakat birbirlerini tanımayan iki yetişkin arkadaşları aracılığıyla randevulaşırlar. " Savaş sırasında neredeydin?" diye sorar kadın.
" Almanya'da, bir toplama kampındaydım," diye yanıtlar adam.
" Toplama kampındaki bir gence, elma attığımı anımsıyorum, " der kadın.
Adam şaşkınlıkla konuşmaya başlar: " Bir gün o genç sana, ' Artık elma getirme, çünkü başka bir kampa gönderiliyorum, ' dedi mi?"
" Aa, evet," diye yanıtlar kadın " fakat sen bunu nasıl biliyorsun? "
Adam kadının gözlerine bakarak, " O genç, benim, " der.
Kısa bir sessizlikten sonra devam eder: " O zamanlar senden ayrılmıştım ve bir daha sensiz olmak istemiyorum. Benimle evlenir misin?"
Birbirlerini kucaklarken, kadın " Evet " der.
1996 yılının Sevgililer Gününde Oprah Winfrey televizyon şovunun çekimlerinde, ayni adam kırk yıllık eşine beslediği sevgiyi bir kez daha anlattı. " Beni toplama kampında besledin, tüm bu yıllar boyunca beni besledin; artık açlığım, sadece senin sevgine."

Yitta Halberstam/ Judith Leventhal / çeviri: Anita Tatlier

Küçük Mucizeler kitabından alınmıştır



YANIKOĞLU II

HİZMETİNİZDE

YANIKOĞLU SÜPER MARKETİN İKİNCİ MAĞAZASI AÇILDI

(Eski Mavi Market)

 

baytak.gif (9634 bytes)

 

ismetbaytak@hotmail.com

bergamakuzeyege@hotmail.com

 

berg-int.jpg (4556 bytes)

 

cizgi1.jpg (425 bytes) cizgi2.jpg (579 bytes) cizgi3.jpg (545 bytes)

HER SALI GÜNCELLENİR