baslik1.jpg (7323 bytes)      

market2.gif (15838 bytes)


30 TEMMUZ 2001      SAYI: 417

baslik2.jpg (10108 bytes)

 Site İndeksi

Haberler

Köse yazıları

Politika kazanı

Kunye

Resmi telefonlar

Biraz Gülelim


GÖZLEM

kaya.jpg (2578 bytes)

Ali Kaya

TATİL
YAZILARI

VAPURDA II
Bu düşüncelerle üst kata çıkıyorum. Bir yerlere tutunmasam düşebilirim. İnsan basmak istediği yere basamıyor, sarhoş gibi yürüyor...Daha fazla ayakta kalıp dengemi kaybetmemek için kanepelerden birine oturdum hemen. Benim gibi ayakta kalan, oturmak için yer arayan herkes sarhoş bu vapurda. Onlara baktıkça istemesem de gülüyorum. Güldüklerimin içinde kendim de varım elbette...
Nedir bu insanların telaşı.. Bu kalabalık nereye gider böyle her gün? Her birinin kafasında ne tilkiler dolaşıyordur kimbilir!..Zaman öldürmek, ömrü doldurmak için gidip gelenler..Düne kadar bir devlet dairesinde yada iş yerlerinde bunalıp da şimdi emekli olanlar. Özgürlüğün tadını bedava yolculukla çıkarmaya çalışan60 yaşın üstündeki ihtiyar delikanlılar.. Alışverişe gidenler, elleri paketlerle dolu olanlar, doldurmaya gidenler... Zamanla sorunu alıp da arada bir saatine bakanlar..Hangi devlet dairesinde yada bankalarda ödemesi, alacağı olanlar, çek senet peşinde koşanlar.. Kimisi düşünceli, sıkıntıları yüzlerinden okunanlar, hesaplarını tutturamayanlar... Bu nedenle olsa gerek, arada bir kafasını kaşıyanlar... Hepsiyle birlikteyiz bu vapurda...
Kimi sevgilisiyle el ele, diz dize, göz göze... Geleceğe dair pembe düşler içindeler!.. Sevdiğinin ellerinde elleri. Belli ki yüreğinin sıcaklığını duyuyor avuçlarında.
Şu karşı kanepede oturan, mavi gözleri boncuk boncuk sarışın güzel! Saçları kıvır kıvır, kıyılmamız tütün sarısı.. yanında, üzüm karam gözleriyle yakışıklısı.."uygun düşmüşler" diyorum içimden. Birbirlerine bakışları, benim bile içimi ısıtıyor ta uzaktan ve onların adına mutluluk duyuyorum!.
Duygusallığım doruğunda iki yürek!. Kimbilir ne fırtınalar esiyordur gönüllerinde ve geleceğe dair ne hayaller içindedirler.. İnsanlığın ilk tatlı hastalığıdır bu.. Şiirler yazdıran, şarkılar, türküler söyleten, romanların öykülerin konusu olmuş; Aslı'yı Kerem'i; dillere düşüren, Ferhat'a kayalar yandıran, Karacaoğlan'ı diyar diyar gezdiren ne duygudur bu sevda!.. "Başında kavak yelleri esiyor" denilen o çağları iyi biliriz hepimiz.. "Bir rüyadır, gelir geçen sanmıştım" dediği ozanın, ama bir türlü geçmeyen, geçmek bilmeyen ve zamanla bir fırtınaya dönüşen bir tatlı belasıdır insanın.. Hani, hep söylenir ya "Ey aşk sen nelere kadirsin" diye. İşte öyle bir şey bu..
Yan tarafımdakiler yeni tanışmış olmalılar. Acemilikleri her hallerinden belli. Hiç de rahat görünmüyorlar. Kimbilir her buluşmalarında yürecikleri nasıl da güp güp atıyordur. İçlerinde ılık ılık bir şeyler akarken, elleri, ayakları, hatta dilleri dolaşıyordur.. Söylemek isteyip de söyleyemediği ne duygular geçiyordur içlerinden kimbilir. Onların işi daha zor görünüyor...
İnsanoğlu iki ayağı üzerine doğruluverdiği günden beri kaç on bin, kaç yüz bin yıl geçmiş. O günlerden bu yana belki on, belki yirmi milyar insan gelmiş geçmiş dünyamızdan. Ama kimsenin kimseye tıpa tıp benzediği görülmemiş. Bu denli insan şekli beni hep şaşırtmıştır zaten!. Bazen düşünürüm de işin içinden çıkamam bir türlü.
Dünyanın en iyi ünlü bir ressamına deseler ki: "Bana birbirine benzemeyen 100 insan resmi çiz getir" Öyle sanıyorum ki; işin içinden çıkamaz. Belli bir sayıdan sonra bu resimler birbirine benzeyecektir.
Ne güçlü bir el ki milyarlarca insan var şu yer yüzünde ve kimse kimseye benzemiyor. Huyu, suyu, boyu, iç dünyaları ayrı her birinin.. Şaşılacak şey gerçekten!.. Doğanın gücü mü bu, yoksa güçlü bir el mi var bu gizemin arkasında, bilinmez!..
İşte insanların yoğun olduğu böylesi kalabalık yerlerde hep bunları düşünmüşümdür. Ne bu vapurdaki binlerce insan, ne de şu sahilde yürüyen, çarşı Pazar dolaşan on binlerin içinde benzemiyor kimse birbirine!..
Canım sıkıldı, bir sigara içmek istedim. Vapurun arka tarafı benim gibi böylesine kötü alışkanlıkları olan ikinci sınıf vatandaşlar için ayrılmış. Oraya geçtim, oturdum.
Ben, tam duman keyfini yaşarken, gençliğinin bahasında, iyi giyimli, alımlı bir bayan gelip oturdu tam karşıma . Kendinden emin, kendisine ve güzelliğine güvenen bir görünüm içindeydi. Bu haliyle hiç de 2. sınıf bir vatandaşa benzemiyordu..
Onun da canı sıkkın mıydı bilmiyorum. Adı neydi bir yerlerde çalışır mı, ne işler yapar?.. Nelerden hoşlanır? Onun da bir sevdiği var mı?...Yoksa öğrenci falan mı bir yerlerde?..Canım, benim de sorduğum sorulara bak...Nerden bileyim.. Sana ne hem bütün bunlardan..
Çantasından uzunca bir yabancı sigara çıkarıp iki dudağının arasına yerleştirdi. Bizimki yerli 2001..Hoş..Yakın da biz de o yabancılardan içmek zorunda kalacağız ya.. Türk tütünü; önümüzdeki yıllarda, sizlere ömür.. Elde kalanları da balyalar halinde yakıyoruz. Zaten..Sigara yapıp tek tek yakmaktansa işi toptana çevirdiler. Zaten tütün yakılmak için üretilmemiş miydi.? Ha, öyle yakmışsın tek tek.. ha böyle toptan!..
Oysa yakılan; üreticinin emeğidir, alın teridir, nasırlı elleridir. "Üretim" dir yakılan..Bundan sonra böyle..İtiraz etme hakkın da yok..Beğenmeyen çeker gider..Avrupa Topluluğunun kasabı, manavı olmaya nazı yok, bak ondan da olduk görüyor musun. Bak şu Allahın işine!.. "Neredeydik, nerelere geldik!..

(Sürecek)




YANIKOĞLU II

HİZMETİNİZDE

YANIKOĞLU SÜPER MARKETİN İKİNCİ MAĞAZASI AÇILDI

(Eski Mavi Market)

baytak.gif (9634 bytes)

 

ismetbaytak@hotmail.com

bergamakuzeyege@hotmail.com

 

 

berg-int.jpg (4556 bytes)

 

cizgi1.jpg (425 bytes) cizgi2.jpg (579 bytes) cizgi3.jpg (545 bytes)

HER SALI GÜNCELLENİR