baslik1.jpg (7323 bytes)      

market2.gif (15838 bytes)


25 HAZİRAN 2001      SAYI: 412

baslik2.jpg (10108 bytes)

 Site İndeksi

Haberler

Köse yazıları

Politika kazanı

Kunye

Resmi telefonlar

Biraz Gülelim


Mahkeme kararı


T.C.
1.İDARE MAHKEMESİ
ESAS NO: 2000/896
KARAR NO: 2001/485
DAVACILAR
1-Fevzi Erişti
2-Demirali Umaç
3-Mehmet Ayman
4-Mehmet İrgit
5-Osman Altıparmak
6-Yılmaz Acar
7-Yaşar Karaağaç
8-Halit Yılmaz
9-Tarkan Gürbüz
10-Nurittin Ünal
11-Mustafa Palaz
12-Mehmet Kurunaz
13-Sefa Taşkın
14-Özcan Durmaz
15-Ömer Turan
16-Mustafa Döğer
17-Ahmet Karagöz
18-Mustafa Demircan
VEKİLLERİ
Av. Senih Özay
Ve 24 avukat arkadaşı
DAVALI T.C. Başbakanlık-ANKARA
DAVACILAR YANINDA
DAVAYA KATILANLAR
1-Türk Tabibler Birliği
VEKİLİ Av. Mustafa Güler
2-İzmir Tabib Odası
VEKİLİ Av. Zeynep Şişli
DAVALI İDARE YANINDA
DAVAYA KATILAN:
Eurogold Madencilik A.Ş.
VEKİLİ: Av. Dr. Metin Günday- Av. Selçuk Ömerbaş- Av. Günay Özgökçen
DAVANIN ÖZETİ
İzmir İli, Bergama İlçesi, Çamköy-Ovacık mevkiinde bulunan ve Eurogold Madencilik A.Ş. tarafından yapılacak altın madeni işletmeciliği ile ilgili olarak TUBİTAK'tan alınan rapora göre, (işletmeye verilen izinlerin iptaline ilişkin) yargı kararında belirtilen risk faktörlerinin anılan proje ile ilgili olarak alınmış olan ilave tedbirlerle ortadan kalktığı ve bu nedenle ilgili Bakanlıkların (İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Enerji ve tabii Kaynaklar Bakanlığı, Orman Bakanlığı, Çevre Bakanlığı) konuyu yeniden değerlendirmek suretiyle işlem teemmül ettirmeleri gerektiği yolundaki 5.4.2000 günlü ve B.02.0.MÜS.0.13.00.00.263 sayılı işlemin; sözü edilen altın madeni işletmesine Çevre Bakanlığı'nca verilen iznin iptaline ilişkin yargı kararının kesinleştiği, kesinleşen yargı kararının son derece net olan gerekçesi karşısında idarece madenin ivedilikle kapatılması gerekirken, hukuken kabul edilmesi mümkün olmayan hukuka karşı yöntemler ile dava konusu işlemin tesis edildiği, yargı kararı ile iptal edilen izin ve ruhsatların hukuken hükmü kalmamış iken ve Anayasa ve İdari Yargılama Usulü Kanununun açık hükümlerine rağmen tesis edilen işlemin "Hukuk Devleti" ilkesine ve Anayasaya aykırı, sadece madeni işleten firmanın çıkarlarına yönelik bir işlem olduğu iddiaları ile iptali istemidir.
Savunma özeti:
İptali istenen işlemin kesin ve yürütülebilir bir işlem niteliğinde olmayıp, sadece altın madeni işletmesi hakkında TÜBUTAK tarafından düzenlenen rapordaki hususların ve Çevre Bakanlığı'nın görüşünün ilgili ve yetkili makamlara sunulmasına yönelik bir iç yazışma olduğu, davanın bu nedenle reddi gerektiği gibi, Çevre Bakanlığı'nın madene izin vermesine ilişkin işlemin iptali yolundaki yargı kararının derhal ve tamamen uygulandığı, davacıların yargı kararını her ne şart altında olursa olsun madende faaliyette bulunulmayacağı şeklinde yorumladıkları, ancak yargı kararında sözü geçen olası risk faktörlerinin iptal edilen işlemin tesis edildiği tarihteki risk faktörleri olduğu, karardan Türkiye'de "Siyanür Liçi" ile altın madeni işletmeciliği yapılamayacağı sonucuna varılmasının mümkün olmadığı, önceki davalara konu edilen işlemin tesis edildiği tarihteki önlemlerin olası risk faktörlerini ortadan kaldırmayacağının tespit edilmiş olmasının, daha sonra getirilen fenni tedbirlerle faaliyetin yaratacağı etkilerin yada risklerin kabul edilebilir sınırların altında olduğuna dair bir tespitin değerlendirmeye alınmasına engel oluşturmayacağı, yargı kararlarının, faaliyetin o günkü koşulları ile bağımlı olup, kararı salt faaliyetle bağımlı görmenin Çevre Kanunu'na aykırı olduğu, diğer yer altı kaynakları gibi altın madenlerinin işletilmesinin de ülkemiz ekonomisi ve kamu yararı açısından büyük önem arz ettiği, konunun Türkiye'deki tüm altın madenlerini ve uygulanacak yöntemi de ilgilendirmesi dikkate alınarak TÜBİTAK tarafından uzmanlar heyetine yaptırılan inceleme sonucu düzenlenen raporda işletmedeki risklerin tümüyle giderildiği, yada kabul edilebilir limitlerin çok altına çekildiğinin ve tesisin uygulanmakta olan en uygun teknolojiyi yansıttığının belirtildiği, bu durumun Çevre Bakanlığı'nca da teyid edildiği ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nca da rapordaki görüşlere katıldığı, oluşan yeni koşulların ve olayların değerlendirmeye alınmayacağı iddiasına dayanılarak açılan davanın haksız ve dayanaksız olduğu ileri sürülerek usulden ve esastan da reddi gerektiği savunulmuştur.
DAVACILAR YANINDA DAVAYA KATILAN TÜRK TABİBLER BİRLİĞİNİN BEYANININ ÖZETİ:
Dava konusu işlem ile Bergama-Ovacık'da siyanür ile altın çıkarılmasına izin verilmesine ilişkin işlemin iptaline ilişkin yargı kararının bertaraf edilmesine ilişkin girişimlerin ve yeni işlemlerin önünün açıldığı, konunun halk sağlığı boyutunu değerlendirmek üzere uzman hekimlere hazırlattıkları raporda; "siyanür liç" yönteminde kullanılan siyanürün çevre ve insan sağlığı için ileri derecede toksit olduğunun cevherde bulunan diğer ağır metallerin insan sağlığını doğrudan tehdit edebileceğinin, TÜBİTAK tarafından hazırlanan raporun herhangi bir uygulamaya dayanmadığı, bir çok çelişki içerdiği ve üslup açısından da bilimsel bir çevreye oturmadığının belirtildiği, dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğundan iptali gerektiği ileri sürülmektedir.
DAVACILAR YANINDA DAVAYA KATILAN İZMİR TABİP ODASININ BEYANININ ÖZETİ:
Bergama'da siyanür liç yöntemiyle işletilmek istenen altın madenciliğinin çevre ve insan sağlığına zarar verici olduğu, bu konudaki kesinleşmiş yargı kararına rağmen, hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti ilkeleri gözetilkmeksizin bu konuda .... sağlığına, kamu yararına ve hukuka aykırı olduğu, dava konusu işlemin iptali gerektiği ileri sürülmektedir.
DAVALI İDARE YANINDA DAVAYA KATILAN EUROGOLD MADENCİLİK A.Ş. BEYANININ ÖZETİ:
Ortada iptal davasına konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem bulunmadığı, dava konusu edilen Başbakanlık yazısının doğrudan uygulanabilme ve üçüncü kişiler üzerinde etkilerini yaratabilir gücü bulunmadığı, bu yazı çerçevesinde ilgili bakanlıklarca izin ve ruhsat verilmesi halinde bu işlemlerin dava konusu edilebileceği; işletmelerine verilen izinin iptali yolundaki yargı kararından sonra 3 yılı aşkın süredir üretime yönelik hiçbir faaliyette bulunmadıkları, yargı kararının tüm sonuçlarıyla uygulandığı, kesinleşen iptal kararının daha tesis kurulmadan önce hazırlanan CED raporunda belirtilen olası risklere dayandığı tamamlanmış olan alınmış olan ilan tedbirleri yada yapılan ilave yatırımlarla olası risklerin tanıtımın giderildiği, bu durumun TÜBİTAK'ın denetim ve gözelimizde yapılan inceleme ve bunun sonucundan düzenlenen raporda da sabit olduğu davanın reddi gerekliği yolundadır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren İzmir İdare Mahkemesi'nce işin gereği görüşüldü
Dava İzmir İli Bergama İlçesi Çamköy, Ovacık mevkiinde bulunan ve Eurogold Madencilik A.Ş. tarafından yapılacak altın madeni işletmeciliği ile ilgili olarak TÜBİTAK'tan alınan rapora göre; (işletmeye verilen izinlerin iptaline ilişkin) yargı kararında belirtilen risk faktörlerinin anılan proje ile ilgili olarak alınmış olan ilave tedbirlerle ortadan kalktığı ve nedenle ilgili Bakanlıkların (İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Orman Bakanlığı, Çevre Bakanlığı) konuyu yeniden değerlendirmek suretiyle işlem tekemmül ettirmeleri gerektiği yolundaki 5.4.2000 günlü ve B.02.0 MÜS.0.13.00.00.263 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Dava konusu işlemi tesis eden Başbakanlığın, tüm Bakanlıklar arasında koordinasyon sağlama görevi ve gereğinin yapılması için İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Orman Bakanlığı ve Çevre Bakanlığı'na dağıtımı yapılan dava konusu yazının içeriği ve son cümlesinde yer alan "...... söz konusu madenle ilgili olarak Bakanlığınızı ilgilendiren hususlarda gereken işlemlerin tekemmülü ve sonucun tarafımıza bildirilmesini rica ederim." İfadesi de dikkate alındığında, ilgili Bakanlıklara, uyuşmazlık konusu altın madeninin faaliyete geçmesi için izin, ruhsat ve bu gibi işlemleri tesis etmeleri yolunda talimat verme niteliğinde olan dava ............ yürütülmesi gereken bir idari işlem olduğu sonucuna varıldığından, aksi yönde davalı idarece ve davaya katılan Eurogold Madencilik A.Ş.'nce ileri sürülen iddialar yerinde görülmeyerek işin esnasına geçildi.
Anayasanın 138. maddesinin dördüncü fıkrasında Yaşama ve Yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez." Hükmü yer almıştır.
Dava ve Mahkememizin E: 1997/636 sayılı dava dosyalarının birlikte incelenmesinden, İzmir Bergama Ovacık ve Çamköy Köyleri çevresinde Eurogold Madencilik A.Ş. tarafından yapılacak altın madeni işletmeciliğine; taahhütname koşullarının yerine getirilmesi, işletme öncesinde, işletme sırasında ve işletme kapandıktan sonra firmanın sorumluluğunun son ermesine kadar geçecek süre içersinde İzmir Valiliği'nin başkanlığında ve koordinatörlüğünde oluşturulacak İzleme Denetleme Komisyonunca faaliyetin taahhütname çerçevesinde izlemesi ve denetlenmesi, çevre mevzuatına uyulması, ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından yürürlükteki mevzuat uyarınca diğer önlemlerin alınması kaydıydı izin verilmesine ilişkin Çevre Bakanlığı işleminin iptali istemiyle açılan davada Danıştay Altıncı Dairesi'nin 13.5.1997 gün ve E. 1996/5477, K: 1997/2312 sayılı bozma kararına uyularak Mahkememizin 15.10.1997 günlü ve E:1997/636, K: 1997/877 sayılı kararıyla dava konusu işlemin iptaline karar verildiği, bu kararımızın Danıştay Altıncı Dairesi'nin 1.4.1998 günlü, E:1998/511, K: 1998/1829 sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği, daha sonra Eurogold Madencilik A.Ş. tarafından 12.10.1998 tarihinde Çevre Bakanlığı'na yapılan başvuruda, ruhsat alındığı tarihte taahhütte bulundukları her türlü çevre tedbiri ve yatırımı gerçekleştirdiklerinden faaliyet.........yürürlükteki mevzuata .....uygun çevre tedbirleri alıp almadıklarının tespiti isteminde bulundukları ve 28.1.1999 tarihinde de aynı Bakanlığa, tesiste yaptıkları ilave ve ek önlemleri ve risk faktörlerinin tamamını ortadan kaldırdıklarını anlatan "Ovacık Altın Madeni İnsan Sağlığı ve Çevre Yatırımları Tam Güvenilirlik Raporu" adı altında düzenledikleri raporu sunarak gereğinin yapılması isteminde bulundukları, diğer yandan 3.3.1999 tarihinde Başbakanlığa yazdıkları yazıda "Aralık-1997 itibariyle, Çevre Bakanlığı'na 1994 yılında verilmiş bulunan tüm taahhütlere sadık kalınmakla birlikte ayrıca çeşitli ilave çevre tedbirleri de alınarak tamamlanan altın madeni üretim tesislerinin uluslar arası çevre standartlarının çok ötesinde üstün bir çevre teknolojisi ile işletme faaliyetine hazır durumda olduğu belirtilerek, risk faktörlerinin belirlenmesi için tesisin incelettirilmesi ve bu konudaki değerlendirmelere göre ilgili kuruluşlara talimat verilmesi isteminde bulunmaları üzerine, Başbakanlıkça TÜBİTAK'tan madende risk faktörü olup olmadığının, aralarında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çevre bakanlığı temsilcilerinin de bulunduğu bir komisyonca incelenmesinin istendiği TÜBİTAK tarafından inceleme sonucu düzenlenen raporda sonuç olarak özetle;
1-İlgili Danıştay kararında insan ve çevre sağlığını tehdit ettiği öne sürülen risklerin tümüyle giderildiği yada kabul edilebilir limitlerin çok altına çekildiği.
2-Tesisin mevcut özellikleri ile, gerek üretim teknolojisi gerekse sağlanmış olan çevresel koşullar açısından dünyada altın madenciliği için öngörülüp uygulanmakta olan en uygun teknoloji düzeyini yada daha iyisini yansıttığı.
3-Bu şekilde inceleme konusu olan tesisin ve aynı koşullarda benzerlerinin, çevre uyumlu ve duyarlı birer iktisadi faaliyet olarak işletmeye geçirilmelerinin sürdürülebilir kalkınma kavramı çerçevesinde ........ açısından uygun ve yararlı olacağı kanısına varıldığının belirtilmesi ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çevre Bakanlığı'nca da raporda belirtilen görüşlere katılması üzerine dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusu altın madeni işletmeciliğine Çevre Bakanlığı'nca verilen izinin iptali istemiyle açılan davada, gerek Danıştay Altıncı Dairesi'nin bozma kararında gerekse buna karara uyularak Mahkememizce verilen ve Danıştay'ca onanarak kesinleşmenin 15.10.1997 gün ve E: 1997/636, K:1997/877 sayılı kararımızda, Çevresel Etki Değerlendirme Raporu ve sözü edilen davada Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, altın madenciliğinde, liç işleminde kullanılan siyanür ve ortaya çıkacak diğer ağır metallerin çevre ve insan sağlığı için olumsuz etkiler yaratacak olası bir risk ve tehdit unsuru oluşturduğu, özellikle çok kuvvetli bir zehir olan siyanürün toprağa, suya ve havaya karıştığı zaman her türlü canlı açısından zararlı olduğu, dolayısıyla proses gereği atık barajlarına pompalanan siyanürlü atıkların, geçirimsiz olarak planlanan bu atık barajlarından oluşabilecek sızıntılar nedeniyle su kaynaklarına ve diğer kullanım alanlarına ulaşma olasılığı bulunduğu ve siyanürle altın madeni işletilmesindeki risk unsurunun ön plana çıktığı, ayrıca aynı risk sebebiyle bu bölgelerdeki flora ve faunanın da bozulma tehdidi altında kaldığının anlaşıldığı belirtilerek, bu raporda da öngörülen olası risk faktörleriyle çalışan ve bu riskin gerçekleşmesi halinde doğrudan veya çevrenin bozulması ile dolaylı olarak insan yaşamını etkileyeceği kesin olan siyanür liçi yöntemi ile altın madeni işletilmesine izin verilmesi yolundaki işlemde kamu yararına uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle, verilen iznin iptaline karar verilmiştir.
Sözü edilen kararımızın gerekçesini oluşturan ve Çevresel Etki Değerlendirme ve bilirkişi raporlarında da öngörülen "risk faktörlerinin işletmede görülen, tesise özgü teknik eksikliklerden ve alınan önlemlerin yetersizliğinden değil, sözü edilen raporlarda da belirtildiği üzere, bölgenin 1. derece deprem kuşağında bulunması, yer altı suyunun yağıştan ve yüzeysel akıştan süzülme ile oluşması proje sahasında yağışların taşkınlara sebep olması, bölge topraklarının erozyon potansiyeli gibi yörenin coğrafi ve iklim koşullarının etkilenebilirliği ve siyanürün PH değerinin yağışlardan etkilenmesi, PH değerinin düşmesi durumunda siyanürün en tehlikeli olan HCN gazına dönüşeceği, HCN'nin düşük kaynama noktasına sahip olduğu için (25,7) atmosfere karışma riskinin yüksek olması, siyanürün büyük toprak katmanları tarafından çok miktarda uzaklaştırılsa da zaman içinde hidroliz gibi ...... maddelerin yer altı suyu üzerinde olası etkisinin 20-50 yıl sürebileceği gibi altın madenciliğinde altının elde edilmesi için kullanılan siyanür liçi yönteminden kaynaklanan risk faktörleri olduğu açıktır.
Olayda ise Eurogold Madencilik Şirketince, kesinleşen yargı kararı ve bu karar uyarınca, işletme izinlerinin iptaline rağmen tesise yeni ilaveler yapılarak, ek önlemler alındığından söz edilip, iptal kararında belirtilen olası risklerin tamamen ortadan kaldırıldığı gerekçesiyle Başbakanlığa başvurulmuş ve Başbakanlıkça TÜBİTAK'a hazırlattırılan raporda da tesiste alınan önlemlerle risk faktörlerinin ortadan kaldırıldığı belirtilmiş ise de; tesiste kullanılacak yöntemin eskisi gibi siyanür liçi yöntemi olduğu açıktır.
Yargı kararlarında olayın incelenip tartışılması sonucu ifade edilen "risk ve tehdit" unsurlarının altın madeni işletmesinde kullanılan siyanür liçi yönteminden kaynaklandığı belirtilirken, bu risklerin Çevresel Etki Değerlendirme ve bilirkişi raporlarında da öngörüldüğü ifadesinin, anılan yöntemden kaynaklanan risk ve tehditlerin varlığının sözü edilen raporlarla da desteklendiği anlamını taşıdığı açık olup; kararlardan bu risklerin alınacak ek önlemlerle giderileceği yolunda bir sonuca ulaşmak mümkün değildir.
Kaldı ki, siyanür liçi yöntemle işletilen madenin işletme süresinin bitimi sonucu kapatılmasından sonra da atık barajında biriken siyanür ve diğer ağır metallerin etkisinin 20-50 yıl sürebilecek olmasının bölgede yaşayan insanların sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını tehdit eden insan yaşamı için çok uzun bir süre olan 20-50 yıl gibi bir sürede insanları huzursuz ve tedirgin bir yaşam sürme zorunda bırakması gibi kabul edilebilir olmayan bir risk unsuru olduğu açıktır.
Yukarıda açıklandığı üzere, Bergama, Ovacık ve Çamköy köyleri civarında bulunan altın madeninin doğrudan veya çevrenin bozulması ile dolaylı olarak insan yaşamını etkileyeceği kesin olan siyanür liçi yöntemle işletilmesine izin verilmesi yolundaki işlem kamu yararına aykırı bulunarak kesinleşmiş yargı kararı ile iptal edilmiş iken, işletici şirketin tesiste bazı ilave yatırımlar yaparak ek önlemler aldığından bahisle, "siyanürle altın arama yöntemi" ni yeniden tartışmaya açarak davalı idareye başvurması üzerine konunun yeniden gündeme getirilerek ve TÜBİTAK tarafından firmaca alınan önlemlerle risklerin ihmal edilebilir boyutlara indirildiği yolunda düzenlenen rapor da esas alınarak, siyanür liçi yöntemle işletilecek olan altın madenine izin verilmesi gerektiği yolundaki dava konusu işlem kesinleşmiş yargı kararının uygulamada değiştirilmesi sonucunu ortaya çıkarmıştır ki, bu durumun hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı açıktır.
Bu durumda, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline, aşağıda gösterilen 29.160.000 TL yargılama giderinin ve 54.000.000 TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacılara verilmesine kullanılmayan 3.390.000 TL yürütmeyi durdurma harcının istemi halinde davacılara geri verilmesine davaya katılanlar tarafından yatırılan posta ücretlerinden artan kısımların istemleri halinde davaya katılanlara geri verilmesine 1.6.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





YANIKOĞLU II

HİZMETİNİZDE

YANIKOĞLU SÜPER MARKETİN İKİNCİ MAĞAZASI AÇILDI

(Eski Mavi Market)

 

baytak.gif (9634 bytes)

 

ismetbaytak@hotmail.com

bergamakuzeyege@hotmail.com

 

berg-int.jpg (4556 bytes)

 

cizgi1.jpg (425 bytes) cizgi2.jpg (579 bytes) cizgi3.jpg (545 bytes)