baslik1.jpg (7323 bytes)      

market2.gif (15838 bytes)


2 NİSAN  2001      SAYI: 400

baslik2.jpg (10108 bytes)

 Site İndeksi

Haberler

Köse yazıları

Politika kazanı

Kunye

Resmi telefonlar

Biraz Gülelim


DOBRA DOBRA...

inan.jpg (3468 bytes)

Nadir İNAN


BİR VAZGEÇİŞ HİKAYESİ...


Değerli okurlar bu hafta sizlere Can Dündar'ın kitabından bir bölüm aktarmak ve yaşamda yeri gelince tercih yapmanın ne kadar önemli olduğu gerçeğini paylaşmak istiyorum. Dündar kitabında şöyle anlatıyor.

Dedemden kalma duvarda asılı duran sazı çalarak müziğe başladım.
O zamanlar, beni birkaç müzik öğretmenine götürmüş, göstermişler, nasıl bu çocukta gelecek var mı diye... Biri var demiş, diğerleri de yok.
Yıllarla birlikte, yetenekli olduğumu söyleyen öğretmenin haklı olduğuna anladım. Yetenekliydim; ama bu yeteneğimi değerlendiremedim. Enstruman seçmek için bir karar almam gerekiyordu. Ya keman çalacaktım ya piyano; ya flüt çalacaktım ya da akordeon... Olmadı, hepsini istedim, hiç birinden vazgeçemedim.
Yıllar geçtikten sonra her enstrumanı iyi çalabiliyorum; ama hiç birinde virtuoz değilim. Bir enstrumanla isim yapamadım. Ne kemanla tanınan bir eserim var, ne de piyanoyla... Bütün enstrumanları iyi çalıyorum, ama kimse tanımıyor beni. Başarılı olmak için her şey değil, bir şey lazımmış.
Başarı bir alışverişmiş; bir şeyi alabilmek için birşeyi vermek, diğerlerinden vazgeçmek gerekiyormuş. Keşke kemanı seçseydim ve diğerlerinden vazgeçseydim.
Karıma da hayati zindan ettim, sevgililerime de... Hiçbirinden vazgeçemedim. Karım dünyanın en iyi, en güzel kadınıydı. Evlenirken ne olduğunu anlayamadan evlenmiştim. Yani... evlilik sadece birisi için karar almak ya, diğerlerinden vazgeçmek... İşte evlenirken ben bunu anlamadan evlenmişim.
Evlendikten sonra başka kadınların da olduğu bir hayatı yaşamaya devam ettim. İçlerinden bazılarını daha çok sevdim; ama ne onlardan birinde, ne de karımda karar kılabildim. Yıllar sonra şimdi yapayalnızım...
Ne karım kaldı, ne de diğerleri... Keşke birini gerçekten seçebilseymişim, ama, yapamadım.
Tıpkı enstruman seçimi gibi hepsini istedim ve sonuçta elim boş kaldı. Almak için bırakmak gerekiyormuş. Keşke karımı alsaymışım...
Dolu dolu boş yaşamak..
Hayatım boyunca yapacak çok işim oldu; hepsini yapmayı istedim.
Hangisinde "en iyiyim? Şimdi bakıyorum, kazananlar, başarılı olanlar
Hep bir tek şey yapmışlar. En iyi olmak için önce seçmek ve diğerlerini bırakmak gerekiyor.
İşte de böyle, özel yaşamda da... Bu seçimi yapmamız gerekiyor; Çünkü mutlaka bazıları daha uygun... Bir ara ekonomik sıkıntıya düştüm. Tasarruf gerek. Başladım her şeyden %10 kesmeye, ne anlamsız bir uğraşmış bu. %10 daha az peynir yemek, cay içmek. Bu tasarruf çok acı verdi bana, her an hissettim. Her şeyden %10 kesmek tabiatıma uygundu tabii.
Çok sonradan anladım; sadece taksiyle dolaşmayı bıraksam yetermiş! Her kalemden %10 değil, etkili kalemi bulmak gerekiyormuş.
Yani, orada da secim yapmak gerekiyormuş...
CAN DÜNDAR "her seçim bir kaybediştir"
Her tercih bir vazgeçiştir çünkü...
Sabah işe gitmekle, yatakta nefis bir miskinlik fırsatından vazgeçmiş olursunuz.
Kalkar kalkmaz hayat bin bir seçeneği dayar burnunuzun ucuna...
"Ne giysem" telaşından, öğle yemeğinde
"Ne alırdınız?" diye başucunuzda biten garsona, "hangi kanaldaki filmi izlesem" kararsızlığından "bize oy verin" diye bağrışan partilere kadar her şey, herkes, her an sizi ısrarla bir tercihe zorlar.
Yastığınıza teslim olmuşsanız, belki dışarda ışıl ışıl bir günden vazgeçmiş olursunuz.
Bahar esintileri taşıyan bir elbise belki o gün yaşamınızı ışıldatabilecekken, ağırbaşlı bir sadeliğe karar vermekle muhtemel bir tanışıklığı tepersiniz.
Belki yemediğiniz musakka, ısmarladığınız İzmir köfteden daha lezzetlidir.
Ya da öbür kanaldaki film, o anki ruh halinize daha uygundur. Ama yaşam, vazgeçtiğiniz şeye ilişkin ipucu vermez.
Geri dönüp, o günü gökkuşağı desenli bir elbiseyle yeniden yaşama şansınız yoktur.
Bu seçim oyununda vazgeçtiğiniz şey, seçtiğinizden daha değerliyse pişmanlık kaçınılmazdır.
Ama neyin değerli olduğunun kararı da yine size aittir.
Ve vazgeçtiğiniz şey bazen bir saray, bazen şöhret sahnesinin parıltılı neonları da olsa, çoğu zaman gözünüz hiç arkada kalmaz. Çünkü duvarlarına sevdiğinizin kokusu sinmiş bir ev ya da sevdiğiniz kadınla paylaşamadığınız bir saray sizin borsada kolay feda edilebilir değerlerdendir.
Hayata bir başka gözle bakmayı öğrendiyseniz, bu seçimde kazandıklarını sananlara yalnızca acıyarak gülümsersiniz.
Her şeyin sıradanlaştığı bir dünyada bazen kaybetmek en doğru seçimdir. Ve o dünyada en yerinde tercih; vazgeçiştir.

Sevgili yazar Can Dündar ne güzel de anlatmış kazanırken kaybettiklerimizi...
iyi haftalar.



YANIKOĞLU II

HİZMETİNİZDE

YANIKOĞLU SÜPER MARKETİN İKİNCİ MAĞAZASI AÇILDI

(Eski Mavi Market)

 

 

baytak.gif (9634 bytes)

 

ismetbaytak@hotmail.com

bergamakuzeyege@hotmail.com

 

berg-int.jpg (4556 bytes)

 

cizgi1.jpg (425 bytes) cizgi2.jpg (579 bytes) cizgi3.jpg (545 bytes)

HER SALI GÜNCELLENİR